Süleyman Soylu, dilekçesinde 40 yıllık siyasi kariyerini ve bu süreçte üstlendiği çeşitli görevleri hatırlatarak, her zaman millete hizmet, hesap verme ve şeffaflık ilkelerine bağlı kaldığını vurguladı. Soylu, siyasetle uğraşan kişilerin zaman zaman çeşitli iddialar ve suçlamalarla karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
Soylu, TBMM'de milletvekili olarak görev yaptığı süre boyunca, özellikle İçişleri Bakanı olarak görev aldığı dönemde, kendisinin ve çalışma arkadaşlarının, devletin itibarını hedef alan mesnetsiz ve iftira niteliğindeki iddialara maruz kaldıklarını ifade etti. Soylu, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası dönemde, terör örgütleri ve suç yapılarına karşı yürüttükleri mücadelenin önemine dikkat çekti.
Süleyman Soylu, dilekçesinde, İçişleri Bakanlığı görevinden ayrıldıktan sonra kendisi aleyhine çıkan yalan, hakaret ve iftira içerikli haberlerin sayısını da belirtti. Bu dönemde, televizyon haberleri, gazete makaleleri, köşe yazıları ve sosyal medya paylaşımlarında kendisine yönelik yoğun bir karalama kampanyası yürütüldüğünü belirtti.
Soylu, özellikle CHP'li politikacıların, hakkında asılsız iddialarla dokunulmazlık zırhı arkasına sığındığı yönündeki eleştirilerine de dilekçesinde yanıt verdi. Soylu, bu suçlamaların hukuken bir dayanağı olmadığını ve yapılan bu kampanyaların demokrasiye ve hukuka olan bağlılığına zarar vermeyi amaçladığını belirtti.