AKSU KAYBETTİ, İNAN KAZANDI
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) temsilciliği için Trabzon’da dün yapılan ön seçimde kazanan Metin İnan oldu.
Yarışta Mustafa Aksu ile Metin İnan karşı karşıya geldi. Seçime TBMM Bayındırlık İmar Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı, Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu ve Trabzon Milletvekili Yılmaz Büyükaydın da katılarak birlik ve beraberlik mesajı verdi.
Oylama sonucunda Metin İnan 116 oy, MustafaAksu ise 106 oy aldı.
Aksu’nun merkezdeki güçlü konumuna rağmen, Uzungöl merkezli İnan’ın seçimi kazanması dikkat çekti.
Seçim sürecinin medeni bir ortamda, seviyeli bir yarış atmosferinde geçtiğini vurgulayan sektör temsilcileri, asıl önemli olanın Trabzon’un turizmde güçlü bir şekilde temsil edilmesi olduğunu ifade etti.
Şimdi gözler Aralık ayında yapılacak TGA genel seçimlerine çevrildi.

Trabzon’un bu önemli kurumda temsil edilmesi için birlik mesajı veren turizmciler, “Hiçbir kırgınlığa ve küskünlüğe mahal vermeden tüm Trabzon’un Metin İnan’ın etrafında kenetlenmesi gerekiyor” ifadelerini de kullandı.
Metin İnan, bölgesel tecrübesi ve sektördeki deneyimiyle Trabzon’u en iyi şekilde temsil edeceği yönünde güven tazeledi.
Kulis bilgilerine göre, dün yapılan oylamada üye sayısının üçte biri sandığa gitmedi. 226 kişinin oylamaya katılım göstermeside sektör temsilcileri tarafından olumlu karşılandı.
Turizm temsilcileri, Aralık ayındaki TGA seçimlerinde aynı durumun yaşanmaması gerektiğini vurguladı.
Trabzon turizm camiası, seviyeli geçen bu ön seçim sürecinde gösterilen olgunluk ve uzlaşı kültürüyle takdir topladı.
ELİNE KİMSE SU DÖKEMEZ
Trabzon’da özel gereksinimli bireylerin adeta manevi bir babası var.
11 yıllık belediye başkanlığı döneminde sadece altyapı ya da şehircilik değil, insan hayatına dokunan projelere odaklanan Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, özel bireylerin mutluluğu için yıllardır samimi bir mücadele yürütüyor.
Onun bu konudaki duyarlılığı şehirde herkesin ortak kanaati: “Bu alanda kimse eline su dökemez.”
Ziyaret ettiğimiz özel gereksinimli bireylerin bulunduğu ortamlarda bu sevgi hemen fark ediliyor.
Başkan Genç’in adı anıldığında yüzlerde bir tebessüm beliriyor. Onlar, kendilerini anlayan, dertlerini hisseden bir başkana sahip oldukları için çok şanslı.
Dün de TBMM Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve beraberindeki heyetle birlikte “En Mutlu Köy” projesini ziyaret eden Başkan Genç, bir kez daha bu özel sevgi bağının tanığı oldu.
Sevginin gücüyle tüm engelleri aşmaya devam ediyoruz…❤️
— Ahmet Metin Genç (@ahmetmgenc) October 31, 2025
En Mutlu Köy'de çalışan ve birbirinden güzel eserler üreten özel kardeşlerimizle bir araya geldik. pic.twitter.com/W5g6rR8QB5
Ortahisar Belediye Başkanlığı döneminde hayata geçirilen “En Mutlu Köy” projesi, sadece bir üretim alanı değil; sevgi, emek ve dayanışmanın vücut bulmuş hali.
Ziyaret sırasında atölyelerde çalışan özel bireylerin el emeği ürünleri incelendi. Her biri yaptığı işi büyük bir gururla anlattı.
O sırada Başkan Genç’e gösterilen sevgi görülmeye değerdi.
Başkan Genç’in özel gereksinimli bireyler için yaptığı çalışmalar “En Mutlu Köy” ile sınırlı değil.
Bugüne kadar “Engelsiz Taksi”, “Engelsiz Plaj”, özel eğitim programları ve ulaşım kolaylıkları gibi birçok proje hayata geçirildi...
2026 yılında ise yeni bir proje daha hayata geçecek: Engelsiz Yaşam ve Otizm Merkezi.
Bu merkez, sadece özel bireyler için bir eğitim ve sosyalleşme alanı değil, aynı zamanda ailelerine de nefes aldıracak bir yaşam alanı olacak.
Ayrıca, Ahi Evren Hastanesi’nin şehir hastanesine taşınmasının ardından boşalacak alana 160 yatak kapasiteli Kalıcı Yaşam Merkezi inşa edilecek.
Bu merkezle birlikte Trabzon, Türkiye’de engelli bireyler için örnek gösterilen şehirlerden biri olma yolunda büyük bir adım daha atmış olacak.
AKAÇ’TAN VALİ SİTEMİ!
Ortahisar Belediye Başkan Yardımcısı Celal Akaç, basına da yansıdığını belirttiği protokol krizine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Belediye Başkanı Ahmet Kaya'nın iyi niyetli uyarılarına rağmen protokolde sürekli bir nezaketsizlikle karşılaştığını ifade eden Akaç, bu durumun "halkın iradesinin görmezden gelinmesi" anlamına geldiğini savundu.
Başkan Kaya'nın, bakanların Trabzon ziyaretlerine davet edilmemesini eleştiren Akaç, bu durumu bir keyfiyet değil, kamusal bir işleyiş talebi olarak gördüklerini vurguladı. Akaç, belediyenin kentsel dönüşüm temel atma töreni gibi tarihi bir etkinliğine davet yapmalarına rağmen, "Bunu baltalamak için aynı saate başka etkinlik koyuluyor" diyerek kasıtlı bir engelleme ile karşılaştıklarını iddia etti.

Celal Akaç, "Biz 'Gelin beraber bu etkinliğe imza atalım, sonra gidelim sizin etkinliğe de biz katılalım' diyerek demokratik bir niyet ortaya koyuyoruz ancak ne yazık ki karşılık göremiyoruz" sözleriyle sitemini dile getirdi.
Eleştirilerinin odağına Trabzon Valisi Aziz Yıldırım'ı koyan Akaç, Vali Yıldırım'ın bu duruma "alet olduğunu" ve siyasi bir tavır sergilediğini iddia etti.
Kentin en büyük mülki amirinin protokol uygulamalarını şekillendirmekle sorumlu olduğunu hatırlatan Akaç, şu çarpıcı ifadeleri kullandı:
"Vali Bey'in bu konularda tutarlı bir tavır sergilediğini söyleyemeyiz. Valilik, devlet adamlarının karşılanması ve protokol işleyişinden sorumludur. Ancak Vali Bey, bir il başkanı demiyorum ama adeta bir il başkan yardımcısı vasfıyla hareket ediyor. Biz yasalar ve mevzuat neyi gerektiriyorsa onun yapılmasını istiyoruz."
BELEDİYE TESİSİ Mİ LÜKS RESTAURANT MI?
Trabzon’a gelen misafirler, özellikle de yerel yönetimlerin davetiyle gelen konuklar, görevlerini tamamladıktan sonra doğal olarak bir mola vermek, yemek yemek isterler. İşte tam bu noktada devreye genelde belediyeler girer.
Türkiye’nin birçok şehrinde bu tür durumlarda “sizi belediyemizin tesislerinde ağırlayalım” denildiğinde, akla hemen karavana usulü yemekler, kapalı bir mutfak ya da sıradan bir sosyal tesis gelir...
Ama Trabzon’da öyle değil.
Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin misafirlerini ağırladığı tesislere adım atan herkesin ilk tepkisi neredeyse aynı: “Burası gerçekten belediyenin tesisi mi?”
Ganita bölgesinde ve Botanik Bahçe çevresinde konumlanan bu tesisler, sadece konumlarıyla değil, mimarisiyle, dizaynıyla ve en önemlisi sundukları lezzetlerle misafirleri şaşkına çeviriyor. Daha ilk dakikadan itibaren, klasik bir belediye tesisi algısını yerle bir ediyor.

Yemeğin sunumundan mekanın ambiyansına kadar her detay, özel işletme titizliğiyle hazırlanmış durumda. Haliyle, “belediyenin tesisi” dendiğinde beklentiyi düşük tutan misafirler, böylesine yüksek standartlı bir hizmetle karşılaşınca büyük bir şaşkınlık yaşıyor.
Bu başarı elbette tesadüf değil. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin iştirak şirketleri, bu alanda gerçekten emsal illere göre fark yaratıyor.
Belediyenin sosyal tesis anlayışını bambaşka bir seviyeye taşımış durumdalar.
Bugün Trabzon’a gelen bir misafir, belediyenin tesislerinden ayrılırken sadece karnı değil, göz zevki de doymuş oluyor.
Bu yüzden açık konuşmak gerekirse; Trabzon Büyükşehir Belediyesi bu alanda büyük bir açığı kapatmış durumda.
Emeği geçenleri takdir etmek gerekiyor.
Hem vizyon hem uygulama anlamında…
Belediyenin tesisleriyle gurur duyulacak bir noktaya gelindi, bu da Trabzon adına sessiz ama çok anlamlı bir başarı hikâyesi.
GALATASARAY’IN ŞİFRELERİ
Trabzonspor bugün geldiği noktada, çoğu taraftarın sezon başında tahmin etmediği bir çizgide. Bunda da en büyük pay kuşkusuz Fatih Tekke ve ekibine ait. Elindeki sınırlı imkânlarla, bütçesi 200-300 milyonluk takımlarla mücadele ediyor.
Trabzonspor zaaflarıyla kurulmuş bir takım… ama o zaaflarla yaşamayı öğrenmiş bir takım. Ve belki de bu yüzden, ligin heyecanını ayakta tutan en büyük neden.
Osimhen’siz denklemde işler nasıl karışıyorsa, Süper Lig’de de aynı tabloyu Trabzonspor yaratıyor.
Ligde “acaba” dedirten tek takım o. Çünkü Trabzonspor’un kaybedecek bir şeyi yok. Bu, onları hem özgür kılıyor hem de tehlikeli. Galatasaray maçına da bu özgüvenle çıkacaklar. En büyük silahları: rahatlık ve kaliteli oynamaları.
Ama bir başka gerçek daha var… Son beş sezona bakınca deplasman maçlarında yaşanan hakem hataları hâlâ hafızalarda. Sadece geçen sezon oynanan Galatasaray maçına bakmak yeterli. Kulüp 5 dakikalık görüntü yayınlamıştı.

Trabzonspor kanat beklenen seviyede değil. Kâğıt üzerinde Nwakaeme, Visca, Olaigbe, Zubkov gibi isimler kulağa güçlü geliyor ama performans grafiği düşük. Buna rağmen takım farklı şekillerde gol bulabiliyor. Duran toplar, ceza sahası dışı şutlar, ikinci toplar…
Hepsi sistemin parçası. Onuachu’nun ceza sahasındaki etkisi rakibi öne çekiyor, bu da Augusto ve Zubkov’a alan yaratıyor.
Tekke risk almayı seven, denemekten korkmayan bir teknik adam. Ancak bazen bu dikkatli oyun arayışı Trabzonspor’u sıradanlaştırıyor. Halbuki bu takımın ekstralara ihtiyacı var. Oyuncu kalitesi ve hoca zekâsı buna izin veriyor.
Ben olsam, maça çabuk ve teknik bir üçlüyle başlarım. Galatasaray’ın hatalarını cezalandıracak, ilk yarıda skoru alabilecek bir kurgu. Çünkü ikinci yarı değil, ilk yarı bu maçın kaderini belirler.
Ve unutmayın…
Bu ligin heyecanı hâlâ varsa, sebebi Trabzonspor’dur.
NEREDE O ESKİ UĞURLAMALAR
Trabzonspor’da bir gelenek yavaş yavaş kayboluyor… Belki de farkında olmadan, bir kültürü sessizce yitiriyoruz.
Eskiden böyle derbiler öncesi şehirde bambaşka bir hava olurdu. Taraftarlar günler öncesinden hazırlık yapar, meşaleler, marşlar, dualar eşliğinde takımı tesislerden uğurlardı. Oyuncular otobüse binerken o coşku, o aidiyet duygusu Trabzon’u bir başka şehir yapardı.
Ama artık öyle değil. Ne Fenerbahçe maçı öncesi o kalabalık vardı, ne de Galatasaray deplasmanı öncesi... Dün, sadece 4-5 taraftar takımı uğurlamaya gelmiş. Gerisi yok.
Oysa bu tablo Trabzonspor’un ruhuna yakışmıyor. Bu şehir, başarıyı da, zorluğu da birlikte yaşamayı bilen bir şehir. Skorlar ne olursa olsun, takım şu an ligin ikincisi. Belki de en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde.
İstanbul’da tribünler doldu, atmosfer bir nebze telafi etti ama o uğurlamanın yerini hiçbir şey tutmaz. Çünkü Trabzonspor’un gücü sadece sahada değil, o uğurlama anındaki yürek birlikteliğinde gizliydi.
Nerede o eski uğurlamalar? Yoksa biz sadece takımı değil, kendi ruhumuzu da mı uğurladık?





