61saat'ten Gökhan Dihkan'ın haberine göre;
İkinci üç tane temel çıta olduğunu belirterek, "Birincisi bu ülkede yapılacak her düzenleme evrensel hukuka ve anayasaya uygun olması lazım. İkincisi çocuğun üstün yararına uygun olması gerekir. Buna aykırı şeyler hukuka aykırıdır. Üçüncüsü yapılan düzenlemelerin eğitim pedagojisine uygun olması gerekir. Bu müfredat bu üç kritere tamamen aykırıdır. Biz bilim ve eğitim emekçileri bu sorumluluğu taşıyoruz ve müfredatın acilen geri çekilmesi kanaatini taşıyoruz. Bu müfredatın hayatta karşılığı yok, uygulanabilir değil. Müfredat değişikliği bilimin temel ilkelerine aykırı" dedi.
MÜFREDAT EĞİTİM BİLİMİ AÇISINDAN PROBLEMLİ
Yeni müfredatın her şeyden önce eğitim bilimi açısından problemli olduğunu kaydeden İkinci, "Eğitimin gerçekleştirilebilmesi için bilimsel dayanaklarının olması gerekir, pedagoji bilimine uygun olması gerekir. Bu müfredat buna terstir. Kamil insan inşasına yönelik bir müfredat olduğunu söylüyorlar. Bugün itibariyle ihtiyacımız araştırmacı, sorgulayıcı, nitelikli insan yetiştirmektir. Gelişmiş ülkelerde eğitimin bir bilim disiplini olarak görülür. Biz bilimsel eğitimden şaşmayan bir anlayışa sahibiz. Türkiye'de eğitim sisteminin kronikleşmiş sorunları var. Ezberci, elemeci, rekabet esaslı bir sistemimiz var. Ayrıca Türkiye'de malesef okullar arasında eşitsizlikler var. Okulların mahalleden mahalleye değişen nitelikleri bulunuyor. Nitelikli eğitim sıkıntıları var. Şişli,Çankaya'daki öğrenci ile Şalpazarı'ndaki öğrenciyi aynı sınava sokuyorsunuz. Bu kabul edilemez. Müfredat bu sorunları çözmüyor" şeklinde konuştu.
KAYBEDEN SÜREKLİ EMEKÇİ HALK KESİMLERİ OLDU
Yeni müfredatın rejimin ihtiyaç duyduğu piyasacı, her şeyi paradan puldan, ranttan, ibaret gören anlayışın bir ürünü olduğunu kaydeden İkinci, "Müfredat itaatkar bir insan modeli yetiştirme üzerine kuruludur. Bu nedenle siyasilerin diliyle söylersek kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz anlayışına uygun bir yapılanmadır. Bunu kamil insan olarak tanımlıyorlar. Sabır, şükür, itaat kavramları üzerinde duruyorlar. Biz laik ve bilimsel eğitimin savunucuları eğitimin inanma değil bilme işi olduğunu savunuyoruz. Bu müfredat inanmaya dayanıyor. İnanma ve inanç ilahiyatın unsurudur, hükümetin yapmak istediği siyasal islamcı piyasaya uyumlu, piyasanın ihtiyaçlarına uygun nesiller yetiştirmektir. Türkiye'de 22 yıldır iktidardalar ve sürekli onların iktidarında sermaye sınıfı kazandı, sürekli kaybeden emekçi halk kesimleri oldu. Burada birbirini tamamlayan bütünleşik bağlantılı durum var. Müfredatın hayatta karşılığı yok" dedi.
HABER: 61SAAT HABER MERKEZİ