MUSTAFA ŞEN VE O KARE

Siyaset, çoğu zaman iki tercihle yüz yüze kalır: ya halkın hoşuna gidecek sözler söylenecek ya da her şartta doğrular dile getirilecek. Kimi siyasetçiler görünür olmakla yetinir; iş yapıyor gibi görünmenin derdine düşer. Ama bazı isimler vardır ki, halkın karşısında eğilip bükülmeden, yalnızca doğrunun izinden gider. İşte AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Trabzon Milletvekili Mustafa Şen o isimlerden biri.

AK Parti Trabzon İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda dile getirilen bir eleştiri dikkat çekiciydi: “Milletvekilleri şehre yeterince gelmiyor, teşkilatla temas kurmuyor, telefonlara çıkmıyor.” Bu eleştiriler üzerine Mustafa Şen kürsüdeki konuşmasına farklı bir yön verdi. Telefonunu kaldırarak ekranını gösterdi. Üzerinde kırmızıya dönmüş, 40’ı aşkın cevapsız çağrı vardı. Sonra sakin bir dille şöyle dedi:
“Şu anda 3,5 saattir toplantıdayız. Görüyorsunuz, telefonum cevapsız çağrılarla dolu. Elbette halkımızla, teşkilatımızla hasbihal etmek isteriz. Bu toplantılar da bunun için var. Ama Ankara’da da bu şehre yatırım kazandırmak, talepleri çözüme kavuşturmak gibi önemli bir sorumluluğumuz var. Bir ay içinde bazen 10 günü aşkın Trabzon’da oluyorum. Ama mesele nerede olduğumuz değil; ne yaptığımız, ne ürettiğimiz.”

Bu sözler, sadece bir açıklama değil; bir görev anlayışının ve içtenliğin ifadesiydi. Şen, popülist bir savunma yapmadı, yalnızca gerçekleri ortaya koydu. Çünkü o, “Trabzon’da her an görünmeyen” bir milletvekili değil; “Trabzon’un sorunlarıyla Ankara’da mücadele eden” bir isim.

Konuşmasının hemen ardından salonda yaşanan bir sahne, bu sözleri adeta perçinledi. Toplantı esnasında bir vatandaş, ayağa kalkarak Mustafa Şen’e yaklaştı ve ona sarıldı. Sanki yıllardır tanıdığı, gönül bağı kurduğu bir yakınına kavuşur gibi… Mustafa Şen ise o samimi sarılışı aynı sıcaklıkla karşıladı, vatandaşı canıgönülden dinledi. Ne protokol vardı aralarında, ne mesafe… O karede yalnızca gönül vardı; seçmenle vekilin, halkla devletin birleştiği bir an.

Tüm bu tablo, Mustafa Şen’in sadece görevini yapan bir siyasetçi değil; halkıyla arasında sahici bir bağ kurmuş bir temsilci olduğunu gösteriyor. Daha fazla görünürlük elbette önemli olabilir, ama esas olan samimiyet, çalışkanlık ve sorumluluk duygusudur. Ve Mustafa Şen, bu duygularla hareket eden bir siyasetçi olarak dikkat çekiyor.