Trabzon’da 30 bini aşkın öğrencisi, yüzbinlerce mezunu ile Türkiye’nin önemli eğitim kurumlarından Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Rektörlük için kıyasıya yarış sürüyor. KTÜ’de yeni dönemde rektör adaylarından Prof. Dr. Fazıl Kırkbir’den flaş açıklamalar geldi. 

2018 yılında başlatılan Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) Projesi ile adını tüm dünyaya duyuran Kırkbir,  projeleri daha rahat uygulama imkânı bulabilir diye akademisyenliği tercih etti.  Sadece mühendislik alanında projeler yapmadığını sosyal alanda da projeler yapan Kırkbir, futbol terörüne karşı, yada alışverişlerdeki iletişim engellerine karşı yaptığı projeleriyle de dikkat çekiyor. 

Ancak Kırkbir’in adını dünyaya duyuran projesi yukarıda da bahsettiğimiz gibi SİDA… 2018 yılında henüz dünyada bu tür çalışmalar yokken, SİDA Projesini hayata geçirmek için kollarını sıvayan Kırkbir, projenin dünyada neden bu kadar ses getirdiğini ise “Tüm bunlara sebep olan projenin alanında dünyada ilk olması idi” sözleriyle açıkladı. 

Ekran Resmi 2024 08 05 15.27.57

Rektör olması durumunda birçok projeyi hayata geçireceğini kaydeden Kırkbir, bunlar arasında Prototip Üretim Merkezinden, Yeşil Kampüs ve özellikle savunma sanayisine yönelik inovasyon ve ARGE Merkezi Projelerini öncelikler arasında saydı. Bugüne kadar söylemden ileri gitmeyen Üniversite sanayi işbirliği ve Üniversite şehir bütünleşmesi içinde düşünceleri olan Kırkbir, ayrıca hem mezun hem de mevcut öğrenciler için ayrı ayrı projeleri bulunduğuna da dikkat çekti. 

2017 YILINDA PROFESÖR OLDU

İlk olarak kendisini tanıtan Prof. Dr. Kırkbir,  “1977 doğumluyum aslen Trabzon Yomralıyım. İlk, orta ve lise eğitimim Ankara da geçti. Lisansta bir sene elektronik okuduktan sonra işletme bölümüne geçtim. 2000 yılında mezun oldum.

2003 yılında yüksek lisans, 2007 yılında doktoramı tamamladım. 2007 yılı aralık ayında başladığım uzun dönem askerliğimin bir bölümü takım komutanlığı yaparak ifa ettikten sonra 2008 yılı aralık ayında Hava öğretmen teğmen olarak askerliğimi tamamladım. Daha sonra 2012 yılında Doçent ve 2017 yılında Profesör oldum.

Bu süreç boyunca ilkokul 3. Sınıftan başlayarak 2001 yılı ocak ayında asistan olana kadar çoğu zaman yazları bazen okul dönemi de dâhil olmak üzere finans sektöründen hizmet pazarlamasına kadar değişik sektörlerde çalışma imkânım oldu” dedi. 

Ekran Resmi 2024 08 05 15.27.08

AKADEMİSYENLİĞİ NEDEN TERCİH ETTİ

Akademisyenliği neden tercih ettiğini Prof. Dr. Kırkbir,  “Açıkçası ilk okuldan beri kendi çapımda projeler yapıyorum ama maalesef ülkemizde yakın zamana kadar hiç kıymet bulmuyordu. Eğer bir titrim olursa yaptığım projelere destek alma yönünde daha rahat olurum düşüncesinin yanında üniversitede proje uygulama imkânı daha rahat bulabilirim diye akademisyenliği tercih ettim” şeklinde açıkladı. 

PROJE MERAKI NEREDEN GELİYOR

Prof. Dr. Kırkbir,  proje merakının nereden geldiğini ise şu şekilde açıkladı: “Dediğim gibi küçüklükten beri hep bir şeyler geliştirme derdindeydim. Bunun sebebi algıladığım herhangi bir olumsuzluk anında acaba yeni bir mal yada hizmet üretimi ile bu problemin çözümünü sağlayabilir miyim düşüncesi beni hep yeni bir şeyler geliştirme üzerine düşünmeye sevk etmiştir” 

SOSYAL BİLİMLERDE HOCA ANCAK MÜHENDİSLİK ALANINDAKİ PROJELERİ… 

Prof. Dr. Kırkbir,  “Çalıştığınız projeler ile akademisyenlik çalışma alanınız çok farklı değil mi? Yani sosyal bilimlerde hocasınız ama genellikle mühendislik özelliklede savunma sanayi alanında projeler yapıyorsunuz?” Sorusuna, “Öncelikle şunu söyleyeyim sadece mühendislik alanında projeler yapmıyorum. Sosyal alanda da projelerim var. Futbol terörüne karşı, yadaalışverişlerdeki iletişim engellerine karşı yapmış olduğum projeler var.

Ekran Resmi 2024 08 05 15.27.01

İnşallah yakında bunları da uygulama imkanı olacak ancak sosyal bilimler ile fen bilimlerinin en önemli farklarından birisi  sosyal bilimlerde prototip üretme şansınız yok yani ortaya koyduğunuz projenin sonuçlarını görmenizin tek yolu projeyi uygulamaktır. Dolayısı ile sosyal projelerin uygulanmadan bir değeri olmadığı için basına çekiçi gelmediğinden ötürü gündeme gelmediler. Ancak şunu söyleyeyim bu projelerden herhangi biri uygulansa benim tahminim bugüne kadar içinde bulunduğum tüm projelerin toplamından çok daha fazla ulusal ve uluslararası medyada yer bulacaktır.

Mühendislik alanı dediğiniz projelere gelecek olursak; Yadsınamaz bir gerçek var ki; Bir ülkenin savunma sanayi ne kadar güçlü ise Dünya da o kadar sözü geçiyor. Bu bağlamda bende profesör olduktan sonra yıllardır özelliklede küçükten beri proje merakım ile çalıştığım elektronik servislerindeki ve 1 yıllık elektronik eğitim tecrübemi birleştirerek bu alanda kullanmak istedim. Böylece Ülkem için çok değerli bir katkıya sebep olma düşüncesi beni motive etti” diye yanıt verdi. 

SİDA, DÜNYADA NEDEN BU KADAR SES GETİRDİ?

Dünyada çok ses getiren Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA)  ile ilgili de soruya yanıt veren Prof. Dr. Kırkbir,  projenin daha 2018 yılında o tarihte prototipi henüz bitmemişken neden bu kadar ses getirdiğini, projenin şu anda ne aşamada olduğunu, İsrail Deniz Altısına çarpan cismin ise SİDA olup olmadığını da yanıtladı. 

Prof. Dr. Kırkbir, SİDA ile ilgili sorulara şu şekilde yanıtladı: 

“Daha proje aşamasında Dünyada neden bu kadar gündem oldu sorusu ile başlayalım; Bunun sebebi projenin alanında ilk olması idi. 2018 yılında o konseptte dünyada bilinen bir ürün yoktu.

ABD ve Rusya başta olmak üzere dünyanın önde gelen tüm ülkelerinde ana haber bültenine çıktı ve Yunanistan da sırf SİDA için Yunan savunma bakanının da canlı katıldığı bir açık oturum programı düzenlendi. Bu proje ile Türkiye’nin Yanında Albayraklar savunma ve Karadeniz Teknik Üniversitesinin ismi de Dünya basınında yer aldı. Tüm bunlara sebep olan projenin alanında dünyada ilk olması idi.

Bakın ilk olmak her zaman çok önemlidir. İstisnalar dışında ilk olmayanlar hiçbir yerde hatırlanmaz çoğu zaman kayda bile alınmaz. O tarihten 2-3 yıl sonra  Çin benzer özelliklere sahip bir projenin hem de prototipini yapıp lanse etti ancak dünya basınında SİDA kadar ses getirdiğine şahit olmadık.

İSRAİL DENİZ ALTINA ÇARPAN CİSİM SİDA MI?

Gelelim sorunun ikinci kısmına, İsrail’in deniz altısına çarpan yada çarpanlar SİDA mıydı yada SİDA lar mıydı bu konuda yorum yapmayacağım. Ancak şunu belirtmek isterim ki; Bir kez daha yakinen gördük ki hayata geçecek böyle projeler ülkemizin dosta güven düşmana korku salmasına sebep oluyor” 

SİDA HARİÇ SAVUNMA SANAYİSİNDE BAŞKA PROJELERİ VAR MI?

Prof. Dr. Kırkbir, SİDA hariç Savunma sanayi alanında Başka projeleri olup olmadığına ise, “Öncelikle şunu söyleyeyim bir proje fikri benim aklıma geldi diye bana ait değildir. Bunlar hep ekip işidir. SİDA dan daha önce başladığımız ve şu anda seri üretim aşamasına geldiğimiz şimdiden sadece yurt dışından yüzbine yakın ön sipariş aldığımız yine dünyada tek ve ilk olan kablosuz şok tabancamız (wattoz şok silahı) var.

Onun haricinde denizaltında, üstünde ve karada kullanılabilecek çok amaçlı personel intikalinde de kullanılabilecek bir projemiz var.  

Daha öncesinde yine dünyada ilk özellikle silahlı kuvvetlerin eğitimlerinde kullanılmak üzere geliştirdiğimiz; 2016 yılında Tübitak a başvurduğumuz, mermi maliyetini ve kaza kırım riskini sıfıra indirmeye sebep olan “gerçek silah tepkili atış simülatörü” projemiz var” 

KTÜ REKTÖRÜ OLURSA YAPMAYI PLANLADIĞI PROJELER

KTÜ Rektörlüğü için adının geçmesine ve eğer rektör olması durdumunda yapmayı düşündüğü projelerin neler olduğu sorusuna ise Prof. Dr. Kırkbir, “Öncelik başta sayınCumhurbaşkanımıza özellikle mevcut ve potansiyel projelerimden bizzat bahsederek destek verenler ile yine desteklerini esirgemeyen Trabzon’un önde gelen bütün sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ederim.

Projelere gelince ekip olarak öncelikle yapmayı düşündüğümüz birkaç projeyi anlatabilirim.

SAVUNMA SANAYİNE YÖNELİK İNOVASYON VE ARGE MERKEZİ

İlk olarak özellikle savunma sanayine yönelik inovasyon ve arge merkezi projemiz var. Bu proje ile üç amaç hedeflenmektedir. ilk olarak ülkemize gelebilecek potansiyel saldırılara karşı savunmasının güçlenmesine sebep olmak için savunma sanayinin güçlenmesine katkıda bulunmak.

İkinci amaç üniversitenin isim yapmasına daha önemlisi araştırma üniversiteleri arasında ilk 10 hedefine katkı sağlamak. Üçüncü amaç ise üniversiteye sürekli gelir sağlamaya sebep olarak devlete yükünü hafifletmek ve hatta ilerde kendi bütçesini karşılar hale getirmek.

PROTOTİP ÜRETİM MERKEZİ

İkinci olarak prototip Üretim Merkezi projemiz var. Bu projede de üç amaç hedeflenmektedir. Öncelikli olarak mühendislik öğrencileri başta olmak üzere öğrencilerimizin ürüne yönelik proje yapmalarını özendirmek ve onlara projelerini daha iyi tanıtabilmelerine ve kolay satmalarına sebep olacak prototip üretme imkanı sunmaktır.

İkinci amaç merkezin açılmasından sonra her yıl hiç olmazsa 2 yılda 1 dünya çapında ses getirecek en az bir proje ve ona bağlı prototip geliştirmek ve alınacak patent ve faydalı modeller ile üniversitenin tanınırlığının ve puanının artmasına sebep olmaktır. Son olarak satılacak projeler ile hem ilgili öğrencilere hem de üniversiteye maddi destek sağlamaktır.

YEŞİL KAMPÜS

Üçüncü projemiz her Yönüyle Yeşil Kampüs Uygulamasıdır. Maalesef bu müthiş coğrafyaya ve özel konuma rağmen üniversitemiz sayılı yeşil kampüsler içinde dereceyi bırakın üst sıralarda bile yer alamadı. YÖK ün haber sayfasında duyurduğu bilgiye göre dünyada yeşil kampüs uygulamasında ilk 500 e giren 45 üniversite içinde KTÜ yok. Bu bizim için büyük bir ayıptır.

Bu projede üç amacımız var birincisi yenilenebilir enerji ile enerji maliyetlerini karşılayarak hem ülke hem üniversite bütçesine katkıda bulunmak, ikincisi tasarruf bilincinin toplumda yaygınlaşmasına sebep olmak ve son amacımız özellikle bazı uygulamalar ile bu alanda ilk olarak üniversitemizin adını duyurmak.

MEZUN VE ÖĞRENCİLERE YÖNELİK PROJELER

Mevcut, Potansiyel ve mezun Öğrenciler İçinde ayrı ayrı projelerimiz var. Öncelikle potansiyel öğrenciler için özendirici uygulamalar olacak. Mevcut öğrencilerin hem eğitim hem sosyal yaşam hem de beslenme imkanlarının arttırılmasına yönelik uygulamalar olacak. Mezun öğrenciler içinde özellikle iş imkanları için faaliyetlerde bulunulacak.

Bu projelerin ayrıntılarına girmiyorum uzamasın diye yoksa en ince ayrıntısına kadar pek çoğu yazılı hale getirildi.

Özellikle Teknik üniversite olduğumuz için bunun gereğini çıktılar ile yerine getirmemiz gerekir. Japonya da mühendis olabilmek için bir ürün geliştirmeniz gerekli ve patent yadafaydalı model alabilecek daha önce olmayan bir ürün olması gerekiyor. Şimdi biz bu şartı bırakın mühendislik fakültesi öğrencilerini akademisyenlerden bile istemiyoruz. Sonra ne bekliyoruz. Yani fasülye tohumu ekipte çilek mahsulü beklemek çok akıllıca olmuyor. Ama öğrenciden böyle bir beklenti olması için ona uygun imkânlarında hem fiziksel hem mentalolarak öğrenciye sunulması lazım işte bizim mevcut öğrenci için ilk amacımız bu olacak.

Akademik yayınların daha ciddi takip edilmesi için bazı üniversitelerde örneğini gördüğümüz Araştırma dekanlığı kuracağız. 

Özet olarak söylemek gerekirse hem yayınları ile hem projeleri ile  Teknik bir üniversitenin ülkenin savunma sanayine önemli katkısının olması gerektiği inancımızı gerçekleştirmek ana hedefimiz olacaktır.

Kaynak: 61SAAT HABER SERVİSİ