Özel Haber

KTÜ, Milli ve Yerli üretim için sorumluluk üstlendi!

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ‘TÜBİTAK 1004 Programı’nda yer alan Yüksek Teknoloji Platformları PAN-TER, AQUA ve KUANTAY’a dahil oldu.

Yüksek Teknoloji Platformlarına dahil olma başarısı gösteren Karadeniz Teknik Üniversitesinde konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenlendi.

PAN-TER Platformu APYK yürütücüsü Prof. Dr. F. Sena Sezen, AQUA Platformu APYK Yürütücü Prof. Dr. İlhan Altınok ve KUANTAY Platformu APYK Yürütücü Prof. Dr. Mehmet Ertuğrul’un da katıldığı toplantıda KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcıoğlu konuştu.

Çuvalcıoğlu, “Öğretim üyelerimizin yürütücülüğünü yaptığı bu platformlardan, PAN-TER Platformunda önemli kanser türlerinde kullanılacak ilaç çalışmaları için yerli iki monoklonal antikor ve kanser tanı kitinin elde edilmesi,

AQUA Platformunda su ürünlerinde son teknoloji gençmiş tekniklerin kullanıldığı yenilikçi ve sürdürülebilir uygulamaların geliştirilmesi,

KUANTAY Platformunda Kuantum Çağlayan Lazerlerin yerli ve milli olarak üretilmesi hedeflenmektedir dedi.

Çuvalcıoğlu, “Bu projeler ülkemizin milli ve yerli ürün yapma potansiyeline büyük destek sağlamaktadır. Bu projeler çok büyük bütçeli. TÜBİTAK 150 Milyon TL’ye kadar bu projelere destek vermektedir. Projelerin bütçeleri 60 – 70 milyon civarında. Yurt dışından ithal ettiğimiz bir çok ürünü, malzemeyi yerli imkanlarla yapacağız.

Bu programda firmalar var. Bu ürünlerin ticarileşme ve kullanılma potansiyeli çok yüksek.

üniversitemiz daha önce bu projelere başvurmuyordu.

Sadece 3 hocamız burada iş paketi yapıyo.

Biz Araştırma Üniversitesi olmamız hasebiyle bu programlarda asıl yürütücü kuruluş olarak yer alabileceğimiz. Çünkü TÜBİTAK’ın böyle şartı var. Bizim dışımızda bölgede hiçbir üniversite 2004 Programında yer alamıyor” dedi.

Prof. Dr. Sezen, PAN-TER Projesi ile ilgili bilgi verirken, “Hedefe özgü kan, kanser terapiler projesi. Bizim de üyesi olduğumuz ve projesini yürüttüğümüz bu platformda 3 tane üniversite, 3 tane de sektör temsilcisi ilaç firması ye alıyor. Hepimiz kendimizle ilgili projeleri yürütüyoruz. Onun dışında araştırmaya dahil olan 4 farklı üniversiteden araştırmacılar var.

Bizim ana amacımız yüksek teknolojik moleküler ve hücresel kökenli, biyoloji teknolojik ilaç geliştirmede uzman araştırmacılardan platform oluşturarak çeşitli kanser tedavilerinde kullanılacak ülkemizde sıfırdan monoklonal antikor üretilmesi. Bu kapsamda 2 tane kompalyal kitler ve 2 tane hücresel tedavi için ürün geliştirildi. Bizim yürüttüğümüz proje resmi olarak bu yılın başı itibariyle başladı. Şu ana kadar bizim platformumuzda 2 tane monoklonal antikoru, kendimiz özgü farklı yöntemlerle geliştirdik.

Küçük ölçek üretim aşamasına gelindi.

Bu antikorlar, başta kanser olmak üzere pek çok hastalıkta kullanılıyor

Projemize başladık. Başarıyla devam ediyoruz. 20 – 22 aylık süremiz kaldı.” Dedi.

Prof. Dr. Altınok ise, AQUA Platformu ile ilgili bilgi vererek, “ 10 üniversite, 2 tane özel sektör, enstitüler ile toplam 14 üyemiz var. 2027 yılına kadar Türkiye’de su ürünleri avcılığı, yetiştiriciliği alanında, biyo çeşitliği sağlamak, biyo sensörleri, tanı kitleri, DNA aşıları, teşhis ve tedaviye yönelik çalışma sunmak.

Su ürünleri, sektöründe sürdürülebilirliği ve teknolojik ilerlemeyi amaçlamakta.

Bizim yapacağız konu hastalık için aşı geliştirmek.

ülkemizde en fazla yetiştiriciği yapılan türlerden biri Gökkuşağı Alabalığı ve Karadeniz Somonu… “ dedi.

Su sıcaklığı yüksekliğinde bazı hastalıkların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Altınok, “Bu hastalık yüksek miktarda ölüme sebebiyet veriyor. Bunu tedavi etmek aracıyla aşılamak ve antibiyotik.

Aşılar uzun süreli değil ve maalesef enjeksiyon ile veriliyor. El değdiğinde hastalığı daha yakın ölüm oranı hızlandırıyor. Enjeksiyon ile yapılan aşılar fazla koruma sağlamıyor.

Antibiyotik kullanımı. Antibiyotikler gelişi güzel kullanıldığı için antibiyotiklere karşı bakteriler direnç kazanıyor

Biz DNA aşısı yapabilirsek, bu aşı da yeme katılarak verilirse iyi de koruma sağlarsa bu sorun kökten çözülebilir. Bu bağlamda çalışmalarımızı yürüttük. En son aşamada aşıyı elde ettik. Hücre kültürüne aktardık. O projenin bakterilere ait gen bölgesi. Balığın bağışıklık sistemi sanki bakteri gibi algılayarak bağışıklık sistemini geliştiriyor” diye konuştu.

KUANTAY Platformu ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ertuğrul ise, “9 tane platform var. Projede Kuantum Çağlayan Lazerleri yeli ve milli olarak yurt dışından her hangi bir şey satın almadan, gerçekleştireceğiz.

Bunlar ne işe yarıyor: Kuantum çağlayan lazerler hem sağlık, hem çevresel hem de askeri uygulamalarda yer buluyorlar.

Sağlık uygulamalarında: Kozmetik cerrahinde dövme silinmesi, göz ameliyatları, insan nefesinin tayini ki bu son yıllarda önemli hale geldi.

Proje kapsamında sağlık uygulamasından kandan üre tayini, çevre uygulaması olarak sera gazını uzaktan ölçebiliyorsunuz.

Askeri uygulamaları, hedefleme, işaretleme, nişan alma, uzaktan gaz algılama ki bir çok zehirli gaz kokusuz olabiliyor, görüntüsü olmayabiliyor. Bunları uzaktan algılamak mümkün olabiliyor.

Kablosuz olarak haberleşme mümkün. Savaş sırasında muhasebe sırasında telsizlerle haberleşme yaptığınızdan dinleyebiliyor.

Yönlendirilmiş kızıl ötesi karşı koyma..

Hem hava, hem de deniz platformlarına kızıl ötesi başlıklı roket füzelerle saldırı olduğunda; roketlerin, füzelerin kör edilmesi veya yanıltılması için kullanıyorlar…

Radarda görünmez uçakların arkasındaki sıcak havadan yararlanılarak oraya yönlendiriliyorlar.

Bu amaçla projede 3 tane farklı dalga boyunda çalışan prototip geliştireceğiz.” Dedi.

{ "vars": { "account": "UA-28164355-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-DQTZ4JSXP4" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }