Türkiye'de siyasilerin, gazetecilerin ve gençlerin cezaevinde olduğu dönemlerin yalnızca darbe süreçlerinde yaşandığını vurgulayan Aydın, yaşananları Ergenekon ve Balyoz davalarındaki kumpaslara benzetti. Ayrıca Ziyaret ettiği Ümit Özdağ’ın iki buçuk aydan uzun süredir tutuklu olduğunu hatırlatan Aydın, yüzlerce gencin ise anayasal haklarını kullandıkları için cezaevine konulduğunu ifade etti.
İşte Ankra Milletvekili Koray Aydı'ın o açıklamaları:
"Bugün Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ ve İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu Silivri’de ziyaret ettim. Türkiye’de bu kadar siyasetçi, gazeteci ve gencin cezaevinde olduğu dönemler yalnızca darbe dönemleri olmuştur. Türkiye’de muhalifler, adalet ve demokrasi arayanlar yargının araç olduğu bir darbeyle karşı karşıyadırlar.Türkiye bugün, rakiplerini saf dışı bırakmak için devlet gücünü ve yargıyı adeta bir silah olarak kullanan bir iktidarla karşı karşıyadır. Aynen Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları süreçlerinde olduğu gibi gizli tanıklar ve yalancı şahitler devrededir. İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, bazı ilçe belediye başkanları ve belediye bürokratları, çoğunlukla gizli tanık ve yalancı şahit ifadelerine dayanarak tutuklanmışlardır.
Gençlerimiz sadece anayasal haklarını kullanıp yürüyüş yaptıkları için, mitinge katılıp slogan attıkları için, twet attıkları için tutukludur. 300’ü aşkın gencimiz, bayramı analarından, babalarından, ailelerinden uzakta zindanlarda geçirmiştir. Bu gençler kırmadan, dökmeden, polise taş atmadan, Türk bayraklarıyla meydanlara çıkmışlar düşüncelerini haykırmışlar. Bu gençlere kıyarken hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Bugün ikinci kez ziyaret ettiğim Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ ise 2 buçuk ayı aşkın bir süredir tutukludur. Cumhurbaşkanına hakaret nedeniyle göz altına alınan Sayın Özdağ’a adeta düşman hukuku uygulanmıştır. Tutukluluğunu sürdürmek için kendisine alelacele suçlar isnat edilmiştir. Ortaya çıkan iddianemeyi hepimiz gördük. O iddianameye göre Sayın Özdağ derhal tahliye olmalıdır. Bugün bir parti genel başkanı açıkça sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutukludur.
Bu, akıl alır bir iş değildir. Hastalığı nedeniyle Silivri ile hastane arasında mekik dokumak zorunda kalan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Mahir Polat’a açıkça zulmedilmiş, nihayet adli tıp raporu ve kamuoyu baskısıyla ev hapsi kararı verilmiştir. Sayın Polat adeta ölümden dönmüştür. Demokrasinin, hukukun ve adaletin olmadığı yerde zulüm düzeni hâkim olur. Türkiye’de artık otoriter tek adam rejimi hâkim olmuştur. Demokrasimiz artık olağanüstü hâl ve sıkıyönetim şartlarına doğru sürüklenmektedir.
Bu hukuk tanımaz iktidar, Türkiye’de rakipsiz seçim ve muhalefetsiz rejim istiyor. Bu rejimin adı demokrasi değildir. İktidarın gittiği bu yol, yol değildir. Bundan sonra artık söz bitmiştir. Söz, yetki ve güç millettedir. Buradan büyük Türk milletine seslenmek istiyorum. Yapılacak ilk seçimde sandığa gidin, gücünüzü gösterin ve bu zulüm düzenine son verin. Türkiye’de Türk milletinin iradesinin üstünde hiçbir güç yoktur."