KIR KENT İLİŞKİLERİ VE KIRSALDA İSTİHDAM

Kırsal alan demografik olarak nüfus yoğunluğunun düşük olduğu bir yerleşim birimi olup, burada üretim endüstriyel nitelikten daha çok tarım ve hayvancılığa dayanan coğrafi açıdan sınıflandırılmış yer ya da bölgedir.

Kırsal genelde kendilerine özgü kültürü, kuvvetli dayanışmaları yani daha açıkcası geleneklere güçlü bir bağlılık vardır.

Buradaki kültür folklorik, mahalli ezgi ve deyişler, imece, düğün ve dernek gibi üretilen ne varsa hepsinin çekirdeğinde kırsal mevcuttur.

Böylesi bir ortamda bu özelliklerin biriktirilmesi, korunması ve devamlılığının sağlanması derin bir ata ve dede ilişkilerinin muhafazasından kaynaklanmaktadır.

Tabiki işin önemli bir boyutuda üretim kültürü olup bu birikimin kayıtsız şartsız paylaşılması ve sonraki kuşaklara titizlikle aktarılmasıdır.

İşte yaşadığı ortamda tüm ilişkileri insani değerlere göre kullanan ve bunlardan ödün vermeden, yapılan açılımlarıda aynı hissiyatla yürüten kırsal kesim böyle bir yapıdır.

Zamanla meydana gelen değişikliklerde devlet kırsalın boşalmasına ve insanların kentlere göç etmesine zemin teşkil ettiği içindirki kırsal kültürdede zayıflamalar ortaya çıkmıştır.

İNSANLAR HAZIR TÜKETİCİ OLARAK ŞEHİRLERE GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALMIŞLARDIR

Kırsalın boşalmasındaki temel faktörlerden birisi köy okullarının kapatılıp,taşımalı eğitime geçilmesiyle kentlere yönelme başlamıştır.

Kapanan okulların binaları ve arsaları yok pahasına satılarak köylülerin yıllarca emek vererek köylerine kazandırdıkları bu varlıklar ellerinden alınarak dımdızlak ortada bırakılmışlardır.

Durum bu ahvale gelince her an köylüleri bilgilendirme ve yardımcı olmada önemli görevler üstlenen öğretmenlerde köylerden geri çekilmiş ve neticede bu görevleri etkin ve yetkin olmayan kişilerden almaya kalkan köylülerde, ister istemez bir çok yanlışla muhatap olmuşlardır.

Yani kırsal kesim her yönüyle çökertilmiş ve üretimde dinamizmini kaybederek insanlar hazır tüketici olarak şehirlere göç etmek zorunda kalmışlardır.

Sadece bu kadar mı?

Tabiki hayır.

Köylerdeki, köylülerin toplanıp köy sorunlarını görüştükleri köy odaları, sağlık ocakları, sağlık evleri ve büyükşehir olan illerde belde belediyeleri, ptt kuruluşları, jandarma karakolları, su tahsilat ofisleri ve bazı beldelerdeki ziraat bankası şubeleride kapatılarak kırsalda yaşayan insanlar kentlere mecbur bırakılmışlardır.

Yani bir para havalesi yapmak isteyen ile bir iğne vurdurmak isteyen ve belediyede bir işi olan insan, ayağının dibindeki olanaktan mahrum edilerek ,kilometrelerce yol gidip gelmek zorunda bırakılmış ve  neticede ortaya çözümü zor sorunlar çıkmıştır.

Ayrıca devlet ürüne yeterli fiyatı vermeyerek üretilen ürünler maliyetinin altında satılmaya başlayınca kırsal üretici doğal olarak tarımdan kopmuş ve kendi kendini istihdam ettiği sosyal olanağını da kaybetmiştir.

Neticede insanlar kendi topraklarından isteyerek değil yaşadıkları zorluklar ve ellerinin altındaki olanaklar alındığı için kentlere göcü tercih etmek zorunda kalmışlardır.

ÜRETEN BİR TOPLUMDAN TÜKETEN BİR TOPLUM YARATMIŞTIR

Yani daha açıkcası yüzyıllardır kendi toprağında devletten hiç bir beklentisiz kendini istihdam eden karnı doyan ve aynı zamanda aile geçimini temin eden insanlar artık bu huzuru bulamadıkları içindirki doğup büyüdükleri toprakları terketmeye başlamışlardır.Kimisi il içindeki kentlere ,kimisi il dışına göç ederek kırsalın dağılması derinleşmiş ve bu olay bugün hala devam etmektedir.

Yani devlet insanların kendi topraklarında doyması için daha güçlü bir kırsal yaratma yerine kırsaldaki tüm varlıkları insanların elinden alıkoyarak, kırsal boşaltılmış ve insanlar üretimi bırakıp göcü tercih etme gibi bir travmayla baş başa bırakılmışlardır.

Yani kırsalda tarımla uğraşarak kendi kendini istihdam eden insanlar şehirlere göç edince işsiz kalmış ve ülkemizin işsiz sayısı ciddi rakamlara ulaştığı gibi üreten bir toplumdan tüketen bir toplum yaratılmıştır.

Sonuçta işlenmeyen topraklar fundalık,ağaçlık olmuş yeniden üretime kazandırılmaları için ciddi projeler ile önemli mali kaynak aktarımını gerektirmektedir.

Temelde en büyük fırsat olan kırsalda girişimci yaratma olanağı kaçırılmış neticede yıl on iki ay kırsalda yaşayan nüfus toplam ülke nüfusunun 0/06'sına düşmüştür.

Bu husus toprakların elden çıkması anlamına gelmekte olup, gidişat ülkemiz açısından en önemli bir varlıkla yokluk,üretim ve beslenme gibi üç ana sorunla karşı karşıya kalması durumunu yaratmıştır.

Bu risk hiç bir ülkenin altından kalkacağı bir durum olmayıp, yeniden kırsala dönmenin cazip hale getirilerek ivmesi artırılmalı ve devlet hiç bir fedakarlıktan kaçınmamalıdır.

Yoksa ülke kaynakları iş varken bunca insana devletin iş verme imkanı bulamadığı gibi yeni yeni istihdam kaynakları oluşturamamakta ve bunu fırsat bilen özel sektörde devasa karlarına rağmen aynı yolu takip etmektedirler.

Birde bu aşamada teknolojinin yoğun gelişimi karşısında devletin ve özel sektörün kurumsal küçülmeye gitmeleri işi dahada zora sokmaktadır.

Bu doğal süreç neticesinde işsizlik dahada artarak şehirlerdeki yaşam koşulları gittikçe ağırlaşmakta ve belediyelerin yükleride kapasitelerini aşmaktadır.

ÇÖZÜMSÜZLÜK GİTTİKÇE YOĞUNLAŞMAKTADIR

Yani kentler küreselleşme ile birlikte önemli değişiklikler yaşayarak toplum ile siyasi gelişmeleri şekillendiren birer faktör haline gelmişlerdir.

Ancak nüfus artışları şehirleride yaşanmaz hale getirerek artan sorunlarla birlikte, kentlerde olumsuzlukların üstesinden gelmekte başarılı olamamaktadırlar.

Yani kırsalda başlayan sorunlar yerinde çözülemediği için kentlere taşınan bu durum devam etmekte ve çözümsüzlük gittikçe yoğunlaşmaktadır.

Kırsaldan kentlere göç eden insanlar kültür farklılıklarınıdan kaynaklanan sosyal dengesizlikleride gittikçe zayıflatmaktadır.

Netice olarak kırsal boşalmış üretim önemli ölçüde düşmüş nüfus giderek artmakta mülteci sayısı hat safhaya ulaşmış beslenme ve barınma yanında sermayeleşen eğitim ve sağlık gibi temel sorunlar altından kalkılamayacak ekonomik bir yük haline gelmiş ve denge iki kesimdede yani kırsalda ve kentte de bozulmuştur.

Onun için insanların bir disiplin altında kırsala döndürülerek yeniden üretime yönlendirilmeleri ve cazip önlemlerin alınması zorunluluk haline gelmiştir.

Bu yapıldığı zaman hem üretim artacak ve hemde işsizlik azalacak şehirler nefes alacak ve ülkemiz sorunlarını önemli ölçüde çözerek geride bırakmış olacaktır.

{ "vars": { "account": "UA-28164355-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-DQTZ4JSXP4" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }