“Ak Parti, Avrupa’da kendi kurup örgütlediği Avrupa Türk Demokratlar Birliği(UETD) isimli kuruluşu, FETÖ nedeniyle belli bir süre askıya alsın. UETD, hem Türkiye’ye hem de yurtdışındaki Türklere zarar veriyor.”, diye aylar önce yazdım ve bunu iki hafta kadar önce de Başbakan Binali Yıldırım’a iletilmek üzere de, gönderdim.
Avrupa’nın değişik ülkelerindeki UETD yöneticileri arasında FETÖ mensupları var ve bunlar, kendilerini devletten yana göstermek için olmadık taklalar ile eylemler yapmaya çalışıyorlar.
En çok kullanılan yöntem ise “FETÖcüler ihbar / şikayet etti!” şeklinde.

UETD yöneticileri atamayla geldiklerinden yurtdışında halk tapanında bir desteğe de, sahip değiller. Kendileri çalar, böyle kendileri oynarlar.
Bir de elinde benzin bidonuyla Avrupa’da bunlarla dolaşan bir Ak Partili milletvekili vardır. Herşeyi yapar hiçbirşey yapamaz misali UETD’yi güya yönetiyor.
“Bizi FETÖ ihbar etti”, “Bizi FETÖ engelledi” diyerek, FETÖ’nün de üstü kapalı ne kadar güçlü olduğu imajını da bir ölçüde de, verdiriyorlar bu UETDciler.

Kârlı çıkan FETÖ ve faydaları da FETÖ’ye oluyor.

“Neymiş bunlar? Koskoca devletin örgütü UETD’yi bile safdışı bırakıyorlar!” gibi FETÖ reklâmını da bilerek veya bilmeyerek yaptırıyorlar.
Şimdi size İSVEÇ’teki son olayı anlatayım da ne kadar haklı olduğunu görünüz;
İsveç’te UETD tarafından panel düzenleneceğini öğrendiğimde, kesin ”Panel salonu iptal edildi” diye birşeylerin olacağını bekliyordum. Çünkü işin içinde UETD var ve amaçları Türkiye’de medyatik olmak ve iş yapıyor gözükmek.

Bingol!


Cuma günü “Avrupa Türk Demokratlar Birliği(UETD)'nin İsveç'in başkenti Stockholm'da düzenlemeye hazırlandığı ve Fetullahçı Terör Örgütü(FETÖ)’nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin perde arkasının ele alınacağı panelin gerçekleştirileceği salonla yapılan anlaşma, Stockholm Belediyesinin Sosyal Demokrat meclis üyesi Bo Andersson'un girişimiyle iptal edildi” haberi geldi.
Bu olay, bunu İsveç Hükümet’inin yaptırdığı şeklinde duyuruldu ve bu yönde de propaganda UETD tarafından yapıldı.
Sonra olayların gelişime bakıyoruz medyamızdan:

Devreye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu girdi ve resmi Twitter hesabı üzerinden İsveç'in Türkiye'ye yönelik olarak uyguladığı sansüre tepki gösterdi. Çavuşoğlu, "Demokrasi ve medya özgürlüğü konusunda herkese ders vermeye çalışan İsveç'in 15Temmuz konferansını iptal etmesi çelişki ve çifte standarttır. Tepkimizi ve hassasiyetimizi İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström'e ilettik" de, diye Türk medyasında yazmışlar.

İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström de, olaydan haberleri olmadığını bildirmiş.
Çünkü panelin düzenleneceği yer bir okul. Okullar ise belediyeye bağlı. Belediyede, bir Belediye Meclis Üyesi’nin etkisi hükümetten fazladır ve işgüzarlık yapıp, okulu caydırmış ki bu da zor değil. Okul Müdürü’nü biraz tedirgin ederseniz, iptal eder. Ve iptal etmiş.
Bu okulu ucuzdur veya bedavadır diye tutan UETD; bunun yerine sağlam sözleşme ile otel, konferans salonu gibi yerleri ayarlayabilirdi. Veya Diyanet Camii ve bir Türk’e ait düğün salonunu da kiralayabilirdi. Koy sözleşmene de tazminat maddesi. Bitti.

UETD, bunu hep yapıyor.

Geçenlerde Avusturya’da yine UETD’nin benzeri panelinde salon iptal problemi oldu ve “FETÖ bize engel oluyor” diye Türkiye’de medyatik oldular.
Yöntem aynı. “Salonun kiralaması FETÖ etkisiyle iptal” de, Türk medyasında haber ol.
İsveç hükümetinin haberi dışında gerçekleşen bu olayda, devletlerarası nerdeyse krize olayı dönüştürdüler.
UETD, okul önünde 15 Ekim Cumartesi günü yaklaşık 100 kişiyle, protesto eylemi yaptı ve maalesef bu protesto eylemine Stockholm Büyükelçisi Kaya Türkmen de katıldı. Büyükelçi Türkmen “Bir gün önce saat 15.00'de yapılacak panelin Stockholm Belediyesi tarafından iptal edilmesine anlam veremedim'' diye de konuşmuş protesto eyleminde ki “Yuh!” sesleri de İsveç’te, İsveç hükümetine karşı yükseliyordu protestocular arasından.

Düşünün Ankara’da başka bir ülkenin insanları eylem yapıyorlar ve o ülkenin Büyükelçisi de o eyleme katılıp, Türk hükümetinin yuhalanmasını seyrediyor.
Olacak şey mi?
Bir Büyükelçi, böyle bir eyleme nasıl katılır?
Kısaca, takıl UETD’nin peşine, bat!
“Hay seni okutanın gözü kör olsun!” derler ya!
Nerde diplomasi eğitimi almış bunlar?
Panelin konuşmacısı gazeteci yazar Cem Küçük de, İsveç hükümeti salon iptali yaptı zannedip, atıp-tutmuş İsveç medyasına da.
AHaber Dış Haberler Şefi Orhan Şali ve Yurt Haberler Şefi Kerim Ulak da, konuşmacı olarak katılacakları panelde UETD’nin beceriksizliği sayesinde iyi de malzeme bulup, Türkiye’ye canlı yayın yapıp, milleti gaza getirdiler.


Panel, sonradan otelde yapılmış.
Zaten, okul iptal edince başka yer baksalardı kolayca bulacaklardı.
Sonuçta, olayların buraya gelmesi UETD’nin beceriksizliği.

İsveç veya Finlandiya’da, yapacağınız toplantıya hükümetler engel olmaz eğer çok büyük güvenlik riski yok ise. Güvenlik riski için de 6 saat önceden polise bildirim yaparsanız, önlemini alır.
Gösteri yapacaksanız, 6 saat önceden polise bildirirsiniz, polis size yürüyüş yeri veya güzergâhı konusunda yer gösterir. Güvelik önlemlerini alıp, eyleminizi yaparsınız ki UETD, İsveç’te 6 saat önceden polise bildirim yaparak, panel salonunu kullandırmaktan vazgeçen okulun önündeki protestoya izin almış.

Kanunlar çerçevesinde ne İsveç ne de Finlandiya’da kimse sizi engellemez.
Ben Finlandiya’da yürüyüş de organize ettim toplantı da.

Organize ettiğim yürüyüş, bu UETD’ninkinden çok daha zordu. Yürüyüşü engellemek için karşı taraftan “Birisi kendini yakacakmış” diye polise bildirilmiş. Güya aklınca yürüyüşü iptal ettirecekler. Polis, bunu söyledi bize. “Kendini yakmaya çalışan olursa, Türk bayrağı sarar, söndürürüz!” dedim ve yürüyüşü yaptık.

Kanunen yürüyüş, toplantı yapma hakkınız var. Polisin de güvenliği sağlama.

Yaygaraya gerek yok. İşini tam yap, sana engel olmazlar.

Nerdeyse diplomatik savaş çıkartacağınız aynı İsveç’in Devlet Televizyonu ne yapıyor bir gün sonra?

16 Ekim akşamı İsveç Devlet Televizyonu SVT, tek başına 15 Temmuz’da darbeye meydan okuyan kahramanlardan Safiye Bayat’ın o geceki mücadelesini aktaran belgesel yayımlıyor ki bu önceden planladığı şekilde yapılıyor.
UETD, yurtdışında halkta tabanı olmayan bir organizasyon ki bu İsveç’te de görülüyor. O kadar yaygaraya rağmen, protestoya gelen sayısı yaklaşık 100 kişi.
Ayrıca, UETD, bir yandan 15 Temmuz darbe girişimine karşı eylem yapıp, öte yandan tutuklanırım korkusunda Türkiye’ye gidemeyen yöneticileri de olan bir örgüt.

Eğer “Bu UETD’yi, belli bir süre askıya alın” Yakup Yılmaz diyorsa, bir bildiği vardır. Zararın neresinde dönerseniz, kârdır.
İsveç’teki olan “Salon iptal edildi”nin kopyası Avusturya’da da vardı.
Daha kötüsü olmadan bu UETD’yi, Ak Parti durdurmalı.

Stockholm Büyükelçisi Kaya Türkmen gibi diplomatlarımızı da, zor durumda bırakırlar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu da.
Neticede diplomatlar da, ne yapıldığının farkında değiller.
Buralarda İlk ve Ortaöğretim belediyelerde. Okulları da.
Belediye’yi, Belediye Meclis Üyeleri yönetiyor.
Hükümet’in kendi partisinden de, olsa Meclis Üyeleri’ne sözü geçmez.
“Emredersin başkanım!” bu kültürlerde pek yok.

Bunu İsveç’te veya Finlandiya’da yaşayan herkes bilir.
Cem Küçük ve Stockholm Büyükelçisi Kaya Türkmen gibiler bilmeyebilir.
Nasıl böyle “İsveç Hükümeti paneli engelledi!” diye Çavuşoğlu’nu da dolduruşa getirirsiniz?


Geçenlerde Zürih’te toplantımız vardı.
Deneyimleri sonucunda “FETÖ ile mücadelede, yurtdışında poster, broşür, video ve gazete ilanları etkili değil” diyen kişi benim taa başından beri söylediğimi tasdik etti. O, üç ayda gözlemleyerek öğrenmiş, ben ise başından söyledim.
Şimdi de tekrarlıyorum; “UETD’yi durdurun ve Ak Parti adına UETD için elinde benzin bidonuyla Avrupa’da dolaşan milletvekilinize yurtdışı yasağı da koyun!”
UETD, zaten Ak Parti’nin resmi uzantısı olduğundan da, söylemleri yabacı medyada zor kabul görüyor.
“Ak Parti’nin derneği UETD, bizi tehdit etti” diye yabancı medyada çıkan habere ne gerek var? (Fin medyasında çıktı bu ve ondan sonra ses yok).
Yazık, aktarılan paralara da.

Kendileri çalıp, kendileri de oynuyorlar.
İsveç’teki gibi beceriksizlikler, çok pahalıya patlayabilir de.

Aynı İsveç’te bu yıl bir protesto eyleminde konuşmacının patavatsızca konuşması ve beceriksizliğini kullanan İsveç medyası, İsveç’teki bakanımız Mehmet Kaplan’ın bu yol görevi bırakmasına neden oldu. Mehmet Kaplan’a yazık oldu, Dernek yöneticileri de görevlerinden ayrıldılar.
Ne yaptığını, ne konuştuğunu ve bulunduğu ülkeyi iyi bilen insanlara ihtiyacımız var.

FETÖ ile mücadele, her ülke medyasında New Yorker, Hollanda basını, Finlandiya medyasında olduğu gibi tarafsız medya mensuplarına verilen söyleşilerle daha etkili olunur.
FETÖ’ya yurtdışında himmet adı altında para verenler, önceki yazılarımda belirttiğim gibi bulundukları ülkenin polisine ihbarda bulunsunlar “elden para verdim, makbuz ve kayıt yok” diye.
Bu kadar basit. Polis, onları rahat bırakmaz.

Bu dediğimi Hollanda’da benim yazımdan sonra yapmışlar ve etkili de olunmuş. Medyada da geniş yer bulmuş.
Profesyonelce hareket edilmeli.

Edilmiyor.


Şunları da, son söz olarak tekrarlayayım; UETD’de, FETÖcü yöneticilerin de varolduğunu yurtdışında sağır sultan biliyor. Bu da, belli süre askıya alınılması için başka neden.
17-25 Aralık’tan sonra yurtdışında MUSİAD ve Diyanet Dernekleri, FETÖ tarafından sızınılan yerler.
Yani sadece UETD değil, diğer yerlere de dikkat edilmeli.

Hasan Sabah’ın Haşhaşileri, kaleleri 1256’da Moğollar tarafından yerlebir edildikten sonra etrafa dağıldılar ve milletin arasına girip, öğretilerini de, yaydılar. “Şeyh uçmaz uçurur” gibi uzantıları hâlâ daha aramızda dolaşıyorlar. Hasan Sabah’ın bir emriyle uçurumdan atlayan, adam öldürenler gibi olanlar; şimdilerde yine emir bekliyorlar ki bu yeni tür Haşhaşiler, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’dan sonra her tarafa dağıldılar. Ayıklamak, yıllar alacak.

Yurtdışındaki dış temsilciliklerde, FETÖ ayıklanması da tam olarak yapılmadı. Oralardalar da.
Geçenlerde Helsinki’de yine Recep Tayyip Erdoğan’a ve hükümete en ağır eleştiri ve hakaretlerde bulunanlara ödül resepsiyonu da, verilmiş.
Ak Parti’nin işi zor. Seven diplomatları bile yok gibi.
Allah, memleketimizin yardımcısı olsun.