Günlerdir karalahanayı aklamak için adeta seferberlik halindeyiz.
Neymiş efendim, nüfus kâğıdında “Karadenizlidir” diye yazan herkesin milli yemeği olan karalahananın çorbası bir platformda yer alan listede en kötü yemekler arasında yer almış.
Öncelikle şunun altını çizelim; o platforma kim girip de ne oy verirse sonuç öyle ortaya çıkar, yani o platformun “servis ettiği” sıralama bir gerçeklik olarak kıstas alınmamalı.
O sıralama bir ölçü değildir!
*
Ancak bu sonucu aslında biz hazırladık…
Biz, elimizdeki nimetin iyi tanıtımını yapamadığımız için karalahanamız bu kötü tanıtımla gündeme oturmuş durumda.
Bence bu olaya, “reklamın iyisi kötüsü olmaz” mantığı ile bakıp, tekrar böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak için ilk adımı bugünden atmalıyız.
Buradan çıkartacağımız dersle birlikte bölgenin eşsiz gastronomisinin artık bu tarz spekülasyonların göbeğinde yer almaması için artık tanıtıcı işler yapmalıyız.
Yoksa; kurbağadan çorba yapıp içenlerden, domuzu pişirip yiyenlerden, haşereyi kızartıp mideye indirenlerden karalahana çorbasını sevmelerini beklemek karalahanaya haksızlık olur.
*
Bizim sıkıntımız elimizdeki nimetlerin değerini bilmemek ve pazarlayamamak.
Asıl mesele bu olsa gerek.