Trabzonspor’un eski teknik direktörü Giray Bulak, Trabzonspor’un UEFA Konferans Ligi’nden elenmesinin ardından 61saat’e özel açıklamalarda bulundu. Deneyimli teknik adam, geniş perspektifte Trabzonspor’un içinde bulunduğu durumu değerlendirirken, yaşanan sürecin teknik sıkıntılardan ziyade yönetimsel sıkıntılardan kaynaklandığını ve Trabzonspor’un kendi değerlerine sırt dönmesinden kaynaklandığını belirtti. Bulak ayrıca yapılan transferlerin sadece Türkiye Kupası ve lig için miydi sorusunu yöneltti.
İşte Giray Bulak’ın o açıklamaları:
"Maçı izledik, üzüldük. Maça gelince, İsviçre'nin çok sıradan bir takımına karşı oynadık. Bir de bu takımları eleyeceğiz diye lig ertelendi. Ertelenmiş olmasına rağmen, Galatasaray elendi, biz elendik. Geçmişte İngiltere, Almanya, İspanya takımlarıyla oynanırken ligler ertelenmiyordu. Ancak öyle bir seviye düştük ki, bu takımları geçebilmek için şimdi ligi erteliyoruz. Bu da üzücü bir durum. Buna rağmen, eleniyoruz. Hızlı oyun oynuyor muyuz, hayır. Bekler oyuna katılıyor mu, hayır. Kaleden oyun başlatabiliyor muyuz, hayır. Stoperler oyun başlatabiliyor mu, hayır. İleride bir pivot santraforumuz var mı, hayır. Delici santraforumuz var mı, hayır. Atağı çok iyi destekleyen 8 numaralarımız var mı, hayır. Yani takım öyle ağır kenara oynuyor ki, bunu seyirciler de söylüyor, dışarıdaki insanlar da söylüyor. Niye bunu dışarıdaki insanlar söylüyor?
Trabzon'da futbol farklı oynanır; dikine oynanır, horon gibi oynanır. Ama insanlar bundan bir haber. Nasıl oynandığını bilmiyorlar çünkü burada yetişmemişler, burada olmamışlar. Bunun kokusunu ve dokusunu almamışlar. Dolayısıyla yönetim de kafasını kuma gömmüş.
Sanki başka kimseler yapamaz gibi. Türkiye'ye bu başkaldırıyı kimlerle yapmışsın? Kendi çocuklarınla, hocanla yapmışsın. Federasyon başkanınla yapmışsın, spor bakanınla yapmışsın. Buradan yetiştirdiğin milli takım hocalarıyla ve milli takım futbolcularıyla mı yapmışsın? 7-8 defa şampiyon olmuşsun ama kendine sırt dönmüşsün, aidiyet duygusundan yoksun kalmışsın. Bakıyorum, maçtan mağlup ayrıldık, elendik; seyirciden bir tepki yok, bir ses yok.
İnsanların bir inişi çıkışı refleksi yok. Trabzonspor’u hedefe koşturan bir taraftar vardı, şimdi o da yok. Değerlendirme yok, akıl selim yok. Eskiden berabere kaldığımızda insanlar bizi yuhalardı, mahalleye çıkamazdık, semte, şehire çıkamazdık. Şimdi beş yiyoruz, kimsenin sesi çıkmıyor. Niye böyle kaldık? Taraftar temsilcileri diyorlar bazı arkadaşlara, ama ben onların nasıl taraftar temsilcisi olduğunu da anlamış değilim. Onların koyduğu bir tepki yok. Belli ki bazı şeyler oluyor; o anlamda Trabzonspor için çok olumlu konuşamıyoruz.
Şimdi nerede oynayacağız? 13-14 transferi, bu kadar parayı harcamamızın sebebi sadece Türkiye Kupası ve Türkiye Ligi’ni kazanmak için miydi? Hayır, Avrupa kupalarında da başarılı olmak için, ama onlar da yoksun. Dolayısıyla, bunlar olmayınca, bugün kimse alışveriş yapmıyor. Görüyorsunuz, Trabzon durgun; ne gazete alırsın, ne peynir satarsın, ne de dolmuşa binersin. İnsanlar bunun farkında değil, atlayıp evlerine gidiyorlar, şehirden uzaklar, şehrin dokusunu bilmiyorlar, kokusunu bilmiyorlar ve Trabzonspor bu hale geliyor.
Trabzonspor'un teknik sıkıntılarından daha çok, yönetimsel sıkıntıları var maalesef. Bunları çözebilen insanlar şu anda Trabzonspor'un başında yok.
Ben de hocayım, o da hoca. Hoca hakkında tabii çok şey söylenebilir, ama bir şeyi yapamadığımız zaman illa yönetimden bir şey bekleme durumunda değilsiniz; sizin de karar verebilme hakkınız var. Dolayısıyla o ulviyeti kendinize görmeniz lazım. Olmuyorsa bırakacaksınız, hep böyle olmuştur; kulüplerde de böyle olmuştur. İlla yönetimin, başkanın sana bir şey demesi lazım veya başkanın bırakması gerekirken ona birisinin bir şey mi söylemesi lazım? Görüyorsun yapılanları, hedefi olabilenleri ve olamayanları. O zaman değerlendirme yapacaksın; bunu söylemenin bize düşmemesi lazım, insanların gereğini yapması lazım.”