Geleceğin Meslekleri: Yapay zeka ile Yükselen İnsan Emeği

Bir zamanlar herkesin hayali masa başı işti. Kravat takıp, bilgisayar başında kahve yudumlamak, “ofis insanı” olmak havalıydı. Ama o dönemin sonuna yavaş yavaş geliyoruz. Beyaz yakalılar; stresin, düşük maaşla çalışmanın ve hatta yapay zekanın onların yaptığı işi yapması dolayısıyla işten çıkarılma korkusuyla yaşıyor... Ofis programlarında rakamlarla dans eden beyaz yaka, şimdilerde ChatGPT, Gemini gibi üretken yapay zeka botlarının gölgesinde yaşıyor. Yapay zeka, beyaz yakanın işini elinden alıyor, raporunu yazıyor, sunumunu hazırlıyor, analizini yapıyor. Fakat yapay zeka bir boruyu tamir edemiyor, bir vincin sesinden arızayı çözemiyor, bir inşaatta betonun kıvamını elinle hissettiğin gibi hissedemiyor. İşte burada “mavi yakalı” devreye giriyor. Çünkü o hâlâ “yapabiliyor.” Hâlâ eliyle, emeğiyle, aklıyla sahada üretiyor. Bu haftaki yazımızda son yıllarda yapay zekanın gelişmesiyle mavi yakanın (bedensel gücüyle maaş veya süreli ücret karşılığı çalışan işçiler) yükselişi konusunu konuşacağız.

Şunu artık kabul etmek gerektiğini düşünüyorum.Bugün artık sahada çalışan adam, ofiste oturandan daha kıymetli. Çünkü üretim hâlâ ellerde. Bir fabrika, bir enerji santrali, bir inşaat ya da bir tamir atölyesi… Hepsi mavi yakalılar sayesinde dönüyor. Beyaz yaka ekran başında oturup “sistem çöktü” derken, mavi yaka kabloların arasında çözüyor işi. Üstelik yeni nesil mavi yaka farklı: hem eli yatkın hem de teknolojiden anlıyor. Tabletle arızaya bakıyor, sensör verisini okuyor, robotu programlıyor. Yani artık sadece kas gücü değil, kafa da var işin içinde. “Dijital mavi yaka” dedikleri şey tam olarak bu. Ustalıkla teknoloji birleşince, o sahadaki adamın yerini kimse alamıyor. Ofislerin havası kaçarken, atölyelerin, tesislerin havası açılıyor.

Bu dönüşümde hoşuma giden şey bu dönüşümün insanın kendine saygısını geri kazandırması. Artık kimse “işçi” kelimesinden utanmıyor. Çünkü herkes anladı ki, esas güç orada. Mavi yakalılar artık “dünyayı döndüren” insanlar olarak görülüyor. Bir yanda beyaz yakalılar, toplantıdan toplantıya koşup motivasyon konuşmalarında “değer üretmekten” bahsediyor; diğer yanda mavi yakalı, sabahın altısında kalkıp gerçekten bir şey üretiyor. Aradaki fark işte bu kadar net. Beyaz yaka sistemin konuşanıysa, mavi yaka hâlâ kalbi. Biri sistemi anlatıyor, diğeri sistemi yaşatıyor. O yüzden gelecekte kim ayakta kalacak diye sorarsan, cevabı net: Elini taşın altına koyabilen, üretimden korkmayan, işi “yapan” insanlar.

Şüphesiz, tüm bu dönüşümün gölgesinde sormamız gereken daha kritik bir soru var: 'Artan genel işsizlik ve özellikle genç işsizliği konusunda ne yapacağız?' Son dönemde Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) ortaöğretim sürecini baştan ele alacak adımlar üzerinde çalışması, bu meselenin fark edildiğini gösteren isabetli bir adımdır. Ancak, velilerimizin MEB'in reformlarını beklemeden atabileceği, çocuğunun geleceğini doğrudan etkileyecek hayati bir adım bulunuyor.Çocuklarımıza sadece dijital dünyanın dili olan kod yazmayı değil, aynı zamanda hayatın somut gerçekleri olan nesneleri "tamir etmeyi" ve bir problemi fiziksel olarak çözmeyi de öğretmeliyiz. Onları yalnızca soyut akademik başarıya odaklamak yerine; somut bir işi hakkıyla yapmanın, bir şeyi gerçekten üretmenin getirdiği o eşsiz özgüveni tatmaları için cesaretlendirmeliyiz. Zira geleceğin en sağlam, en garantili meslekleri, yapay zekânın algoritmasıyla değil, ter kokan, toprakla buluşan ve insan elinin maharetiyle gerçekleşen o vazgeçilmez insani yeteneklerde gizlidir.

Unutmayın, sevgili veliler, Çin atasözünün de belirttiği gibi:'Bana anlatırsan unuturum, bana gösterirsen hatırlarım, beni dahil edersen öğrenirim.' Çocuklarımızı geleceğin karmaşık işgücü piyasasına hazırlamanın yolu da budur. Onları, sadece ekrana bakmaya değil, ellerini kirletmeye, deneyimlemeye ve yaratmaya dahil edin.

Sevgili okurlar, araya giren bu uzun sessizlik için özür dilerim. Köşe yazılarına bir süre mecburi bir ara verdim; zira vatan borcunu ödemek üzere yedek subay olarak üniforma giydim.Şu an İzmir’de vatani görevime teknik öğretmen olarak devam etmekteyim.Masada klavye yerine, arazide bot seslerinin rehberlik ettiği, bambaşka bir dünyanın ve eşsiz bir deneyimin parçası oluyorum…

“Yeni yazıda buluşmak dileğiyle, bilgiyle kalın.”

Saygılarımla,
İrfan BAŞKAYA, MSC

{ "vars": { "account": "UA-28164355-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-DQTZ4JSXP4" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }