Ortadoğu, Batı Asya veya Arap Yarımadası tarih boyunca en kanlı ve maalesef bitmeyen savaşlara sahne oldu.
Yüzyıllar boyunca hükmettiğimiz topraklar...

Bize karşı kışkırtılan halkların, bir yerde bize ihanet etmelerine karşılık küçük, savunmasız, sahipsiz devletçiklerle ödüllendirilmeleri, yıllarca sömürülmeleri ve bugün esas proje kapsamında katledilmeleri...

Esas proje 'büyük israil'...

Yani bu bölgenin ateş çemberinden çıkamaması, pkk, ışid, pyd, fetö gibi terör örgütleri. Peki bizim stratejik aklımız yok mu?

Bu Ülkeyi ya da ülkeleri yöneten insanların ortak aklı, devlet aklı yok mu?

Dün biz Irak'a hangi akılla müdahil olduk? Suriye'deki üniter yapının zarar görmesine kimin aklıyla vesile olduk?
Nereden beslendiği ve kime hizmet ettiği aşikar olan yapılara neden ne istedilerse verdik?

Neden ülkenin güçlü ve güvenli yarınlarının teminatı olan Ordumuza sahip çıkamadık?

Sorular uzar, derinleşir ancak cevaplarında gizli vahamet, ihanet daha derine inmemize engel teşkil ediyor.
Ve bugüne geldik...

Milliyetçi kesimin kalesi olan MHP'nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli radikal bir çıkış yaptı.
Terör örgütü pkk'nın elebaşı için 'dem parti' grubunu işaret ederek iç barışı sağlamanın zaruretine binaen pkk'yi lağvetme çağrısı yapmaya davet etti.

Burada da çok soru var.

Pkk ve birleşenleri; pyd, ypg, pejak, peşmerge de buna dahil mi?

Birileri pkk'nin varlığını isim olarak sonlandırıp pyd'yi mi meşrulaştırmak istiyor?

Ülkemizdeki milli ruh, şuur, Devlet ve Millet bilinci, Vatan aidiyeti törpülenmek mi isteniyor?

Bu sorular kısa sürede kahir ekseriyette sorulan sorulardır lakin Sayın Bahçeli'nin yetiştiği tarlada yaban ot bizmez düsturuyla, duruşuyla ya da iyimserlikle olayı görmek gerekir. Ateş çemberinde bir ülke, terör örgütü pkk ile zaman, imkan, enerji kaybetmiş bir ülke ve bölgede son yaşananlardan sonra daha net ortaya çıkan bir resim...

Bölge halkının öcalan hassasiyeti ve esasen halka hizmet etmek gibi bir derdi olmayan dem parti'nin gerçek niyetinin ortaya çıkartılması adına bir fırsat olabilir mi?
Buradan yola çıkarak pkk'ye olan desteğin de yok edilmesi düşünülebilir mi?
Var olan kimlikler, bildiğimiz devlet adabı ve adamlığı bize iyimser olmamız gerektiğini söylüyor.Öcalan'ın pkk, pyd, dem üzerinde bir etkisi var mı?

Bir etkisi yoksa bu bölge halkında nasıl okunur, karşılık bulur bunu görmek veya öcalan'ı kullanarak sağlanan lojistik kesilebilir mi?

Herkes dem ve terör örgütlerinin asıl yönetildikleri odakları görebilir mi? Bu hamle ona vesile olur mu?

Her soru içinde sayfalarca cevaplar barındırır lakin en temel gerçek var ki bölgede yakılan ve sönmeyecek olan ateş karşısında iç huzura ihtiyacımız olduğudur.

Bu ülkeyi yöneten insanlar veya akla dün yaptıklarına bakarak kimsenin güveni kalmadı.

Bir çözüm sürecine daha kimsenin kalkışmaması veya şuan zayıflayan, Suriye'nin kuzeyinde kümelenen teröre can simiti olacak bir hamleye tenezzül etmemesi gerekir.

Yapılacak hiçbir hamle. içerisinde siyasi hesap veya Anayasa ile ilgili bir proje barındırmamalı.

Artık herkesin şahsi ikbal, seçim kazanmak, çoğunluk gibi kısa vadeli kazanımlardan kurtulması; milli bir duruş, ülkenin kazanması gibi, güçlenmesi, büyümesi gibi büyük planları, uzun vadeli planları olmalı... Vardır diye umuyoruz. Çünkü siyasetin ülkeden koparacağı ganimet kalmadı. Bölgede yaşanan son olayların tehdit algısı ve bilincinin oluşmasında yeterli olduğunu, olayların siyaseti asli görevine yönlendirmeye vesile olacağını düşünmek istiyorum. Sığ, anlamsız tartışmaların bitmesini umuyorum.