Alt yaş kategorilerinde önce forvet sonra stoper oynadın. Tamamen forvete geçiş süreci nasıl oldu? Şu anda ihtiyaç olsa, stoperde oynamak ister misin?

Küçük yaş gruplarında forvet oynuyordum, amatör takımdayken Altınordu’ya forvet olarak gittim zaten. Ama oradaki ihtiyaçtan dolayı stoper oynatmaya başladı beni hocam. Başarılı da oldum sanırım ki birkaç sezon öyle devam etti. Ama hocam ve Başkanımla bunu hep tartıştım, forvette daha iyi olacağımı söylüyordum. Sezon başlamadan forvet oynuyor ama maçlar başlayınca ihtiyaçtan yine stopere geçiyor ve öyle devam ediyordum. En son U17’deyken sezon başında birkaç maçta yine forvet oynadım. Bu kez çok iyi performans gösterince nihayet istediğim mevkide kaldım. Ama A takıma yükseldikten sonra da, maçlarda öne geçtiğimizde ve yine ihtiyaç olduğunda çok kez stoper ve 6 numarada görev aldım. O mevkilere alışığım yani. Şimdi de ihtiyaç olunca savunmada elimden geleni yaparım. Ama en verimli olduğum yer tabii ki forvet.

Trabzonspor’dan önce Avrupa’dan başka teklifler de vardı sana. Ne düşünerek böyle bir karar verdin?

Altınordu’da iyi sezon geçiriyordum. O süreçte herkes gibi Avrupa’da oynama hayallerim vardı ve teklifler de gelmeye başlamıştı. Gelişmeleri ailemle, başkanımla ve hocalarımla sürekli konuşuyorduk. Tam o süreçte Trabzonspor’dan teklif geldi. Çok büyük bir kulüpten davet alırsanız ister istemez yönünüzü oraya çevirirsiniz. O sezon da Trabzonspor şampiyonluğa oynuyordu. Teklif geldikten sonra çok kısa sürede karar verdim. Geriye dönüp baktığımda doğru karar vermişim çünkü en doğru yerdeyim. 

Polonya ekibi Warta Poznan'da kiralık olarak forma giydin. Orada yaşadıklarını biraz anlatır mısın?

İlk başta çok zorlandım ama sonrası mükemmeldi bence. Genç yaşımda bana çok şey öğretti Polonya’da yaşadıklarım hem fiziksel hem de mental açıdan bana çok şey kattı. Profesyonelliği daha iyi öğrendim. İstatistiksel olarak fazla bir şey yapamadım belki ama bence birçok açıdan büyük gelişim kaydederek geri döndüm.

17 yaşındayken, Altınordu-Adana Demirspor maçında lehinize verilen penaltının haksız olduğunu düşünerek penaltıyı dışarı attın. O kararı verirken neler hissettin?

Maçta arkadaşıma faul yapıldı, penaltı kararı verildi. Topu ben aldım ama hakem çok yoğun itirazlar oldu. Pozisyon içinde olan arkadaşıma dönüp sordum, penaltı olmadığını söyledi. Hakemin kararını değiştirmeyeceğini bildiğim için böyle bir karar verdim ve topu dışarı attım. Çünkü haksız verilen karar bizim aleyhimize olsa çok öfkelenirdim. Sahada her zaman adaletli olmak istiyorum.

Gelecekle ilgili kısa ve uzun vadede planlaman nedir?

Kısa vadede çok hedeflerim var, onları başardıkça daha çok motive oluyorum ve bu beni yukarıya çekiyor. İlk etapta Trabzonspor’la yeni kupalar kaldırmak, hedeflediğim gol - asist barajını tutturmak, bunları teker teker başarmak istiyorum. Burada iz bırakıp sonrasında da, sok sevdiğim Bundesliga’da oynamak istiyorum.

Hayatında zorlandığın ve pes etmeyi düşündüğün anlar oldu mu?

Polonya’ya gittiğimde ilk başlarda çok zorlandım, psikolojik olarak adeta çöktüm. 2-3 ay çok kötüydü benim adıma ve her şeyi bırakacaktım neredeyse. Ama kulübün bakış açısı, ailem ve arkadaşlarımın yardımıyla bu süreci aştım ve sonrasında daha da güçlendim. O yaşta büyük bir tecrübe oldu o direnç ve artık hiçbir şekilde, hiçbir konuda pes etmem. Saha içi ve dışı fark etmez: Mücadele benim işim. 

Futbolda en çok hangi özelliğine güveniyorsun? Kendinde eksik bulduğun geliştirmeye çalıştığın yönün var mı?

Hava toplarına, oradaki mücadelelerime ve kafa vuruşlarıma güveniyorum. Ama daha da gelişmem gerekiyor. Ekstra antrenmanlar önemli benim için. Sürat ve çabukluk çalışmalarına ağırlık veriyorum. Gol vuruşlarının yanı sıra bir forvet olarak duvar olmak, pasör olmak çok önemli. Antrenmanlar sonunda hocalarımla bunun analizini yapıyoruz. Ekranda izleyip neler yapıp neler yapmamam gerektiğini belirleyip ona göre çalıyorum.

Bir futbolcu olarak seni en çok ne motive eder veya baskı altına alır? Olumsuz durumları aşmak için ne yapıyorsun?

Başarma ve kazanma duygusu, gol atmak ve iyi oynamak beni her zaman motive ediyor. İyi oynadıkça daha iyiye gideceğimi biliyorum. Baskı ise artık çok az, bunu aştım sanırım. Futbolun içinde kötü oynamak var, önemli olan kötü performans gösterdiğinde buna takılıp kalmak yerine bunu kısa sürede aşmaya çalışmak. Taraftar tepkisi olduğunda da bu baskıyı lehine çevirmeye çalışıyorum, demek ki hata yapıyorum, daha iyi yapmam gerekiyor ve ona yoğunlaşıyorum.

Sonrasında pişman olduğun bir kararın veya hareketin var mı?

Altınordu’da oynarken kadro dışı kalmıştım bir süre. Ziraat Türkiye Kupası maçında rakiple birbirimize sert girdik, sonra o adrenalinden olacak o arkadaşa ağır sözler kullandım. Birkaç dakika sonra yaptığım hatanın büyük olduğunu ve bana yakışmadığını hissettim, maç sonrasında ise inanılmaz üzüldüm. Maç içinde sert cümleler olabilir ama küfrettiğim için utandım kendimden. Maçtan sonra hemen telefon numarasını bulup aradım ve özür diledim. Hiç unutmayacağım bir hataydı kendi adıma.

Bir maçta rakiplerin hangi davranışını kabul edilemez olarak değerlendirirsin? Doğrudan karşılaşıp ve sinirlendiğin bir olay var mı?

Maç içinde sertlik, fauller olacak, ağır sözler de olabilir bir yere kadar. Ama isteye isteye, bilerek sakatlamaya yönelik yapılan fauller var. Acımasızca vuruyorlar. Bir de utanç verici küfürler var, tahammül edilebilir gibi değil.

Unutamadığın maç ve unutamadığın gol?

Altınordu formasıyla Samsunspor’a karşı Play-Off yarı final maçı oynamıştım. Maçın son dakikasında uzaktan gol atmıştım, güzel bir goldü ve unutulmazdı. Ayrıca profesyonel kariyerimdeki ilk golümü Adanaspor’a atmıştım, anlamı büyüktür. Unutamadım maç ise Trabzonspor’un şampiyonluk maçıydı.

Maç içi veya antrenmanlar dahil, sana ilginç veya komik gelen bir olay anlatır mısın?

Altınordu’da ikinci veya üçüncü maçımdı. Bir pozisyonda hakeme şiddetli şekilde itiraz etmiştim. Hakem bana kızmak yerine babacan bir tavırla, ‘oğlum daha sakalın çıkmadı, git topunu oyna’ dedi. O cevap bütün sinirimi almıştı sanki ve sonrasında itirazın şiddetini azaltmıştım. Şimdi de hakemlere itiraz ediyorum ama sadece pozisyonu anlatmaya çalışıyorum. Saygısız davranışlarda asla bulunmam.

Kırmızı kart, mağlubiyet. Bunları yaşadığında ve maç sonrasında ne yapıyorsun?

İçten içe büyük acı yaşıyorum ama mümkün olduğunca dışarıya fark ettirmemek için çaba gösteriyorum. Eve gidince ise ilk fırsatta maçı izliyor, hatalarımı görüp bunu kendimce yorumluyorum. Yaşananlardan ders çıkarmak önemli bir çözüm yolu çünkü.

Eğer yetkin olsaydı, futbolda değiştirmek veya yeni uygulamak istediğin bir kural olur muydu?

Topun oyunda kaldığı süreye değer verirdim. Öne geçen veya puana ihtiyacı olan takımların bazıları oyunu soğutmak ve zaman geçirmek için çok duruyor, böylece topun oyunda kaldığı süre kısalıyor ve bu nedenle heyecan azalıyor. Nasıl bir uygulama olur bilmiyorum ama basketboldaki gibi süreleri durdurmak dahil buna bir çözüm bulunmasının futbol keyfini artıracağına inanıyorum.

Futbola başladığın dönemde idollerin var mıydı? Şimdi bunlara yeni isimler eklendi mi?

Uzun süre stoper oynadığım için o dönemde Sergio Ramos’u çok severdim. Hatta Şampiyonlar Ligi finalindeki Real Madrid – Atletico Madrid maçının son dakikasında bir gol atmıştı. Tesadüf ondan sonraki gün ben de kafayla benzer gol atmış ve çok mutlu olmuştum. Şimdi forvet olarak Lewandowski’yi çok beğeniyorum. Hatta özelliklerimizin bazılarının uyuşuğunu düşünüyorum.

Trabzonspor dışında kalbin hangi kulüp için atıyor?

Trabzonspor’u, bu kulübü, bu camiayı çok seviyorum. Onun dışında Altınordu ve Bayern Münih’in maçlarını da merakla takip ediyorum. 

Saha içinde ve dışındaki Enis Destan arasında çok fark var mı?

Çok fark var gerçekten. Saha içinde biraz hırçın olabiliyorum ama bu özelliğimi kaybedersem sanırım iyi yerlere gelemem, başarılı olamam. Bu yüzden hırçınlığımı korumaya çalışıyorum ama bunu pozitif olarak söylüyorum. Saha dışında ise tam tersi, çok sakinim. Saha içi ve saha dışı apayrı dünyalar benim için.

Eğer futbolcu olmasaydın, hangi meslekte yaşamını sürdürürdün?

Henüz çocuk yaştayken futbolcu olmaya karar verdim, her an futbolla yaşadım. Başaracağıma inandığım için futbolu istedim. Başaramayacağım şeyleri ise hiç düşünmedim o yüzden. Şimdi düşününce, belki öğretmen olabilirdim.

 Trabzon şehri, doğası ve yemekleri ile ilgili neler söyleyebilirsin?

Öncelikle Trabzon yemeklerini inanılmaz seviyorum. Et çok lezzetli burada. Bunun dışında hayatım boyunca dışarıda en fazla 1-2 kez balık tüketmişimdir. Ama burada haftada 1-2 kez yiyorum. Şehrin doğası, sahili çok özel, dinlendirici, huzur verici ve bir futbolcu için böyle bir ortam çok iyi. Boş zamanlarımda sahilde yürüyüş yapıyor, arkadaşlarımla oyunlar oynuyorum.

Altyapıdaki oyunculara ne önerirsin?

Klişe bir laf ama önemli: Çok çalışmak ama doğru çalışmak. Eksiklerini iyi belirleyip, hocalarla iletişime geçerek o yönde çalışmak gerekir. Küçükken büyüklerimin öğütlerini fazla önemsemedim belki ama A takıma çıkınca tecrübenin önemini iyi anladım. Kendi arkadaşlarım içinde çok yetenekli olup kaybolan çok sayıda isim var. Önemli bir yıldız olabilecekken, iyi çalışmadığı için futbolu bırakan arkadaşlarım oldu. Doğru analiz ve doğru çalışmadan vazgeçmesinler.