Artık öyle bir noktaya geldik ki kitabın ortasından konuşmaz isek söylediklerimiz eksik ya da etkisiz kalacak...

Kitabın ortasından konuşmaya, Galatasaray-Trabzonspor maçının hakemi Kadir Sağlam ve VAR ekibi ile başlayalım.

İstanbul'da oynanan yılın son büyük maçında hakemlerin verdiği ve vermediği kararlar maç sonucuna direkt etki etmiştir.

Yunus'un görmediği kırmızı kart, Abdülkerim'in kart görmeden maçı tamamlaması, Sallai'nin pas geçilen 2. sarı kartı, Galatasaray'ın 2. golünden önce Trabzonspor'un aleyhine verilen fahiş faul kararı, Galatasaray'ın 4. golünden önce verilmeyen ofsayt ve devamında gelen galibiyet golü... Böyle sıralı yazınca bile, hakemin ne denli maça etki ettiğini görebiliyorsunuz. 

Bu sistemin birçok suçlusu olabilir ama her zaman hesabı zirvedekiler öder. Burada da hesabı ödeyecek olan kişi "Trabzonspor, Diyarbakırspor ile oynarken hakem arkadaşlarım taktir haklarını Diyarbakırspor'dan yana kullansın..." diyen TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'dur. Hacıosmanoğlu'nun, Trabzonspor üzerinden bu ve buna yakın sözleri amacını aşmış, kraldan daha çok kral olmak isteyenlere fırsat tanımıştır.

Pek tabii ki objektifliği hiçbir zaman elden bırakmayacağız. Trabzonspor'un 3. golden önceki pozisyonda topun dışarıya çıkıp çıkmadı tartışmalıdır ve net bir görüntü gelene kadar bu tartışma devam edecektir.

Kitabın ortasından konuşmaya şimdi Trabzonspor ile devam edelim. Başta Galatasaray ve Fenerbahçe maçları olmak üzere Trabzonspor ince ince değil kalın kalın doğranmıştır. Bunun yanına en az 4-5 maç daha ekleyebiliriz. Trabzonspor'un isyanı haktır ve devam da etmelidir.

Buraya kadar hemfikiriz fakat sadece hakem hatalarını konuşursak büyük resmi kaçırmış oluruz. Trabzonspor'un şu an 15. sırada oluşunun tek sorumlusu hakemler değildir. Başkan, yönetim, hoca ve futbolcular burada üzerine düşen payları almazlarsa; pislik halının altına tıkıştırılmış olur.

Kongreye giden yaklaşık 2500 Trabzonspor üyesinin hemen hemen yarısı, karşıda rakip olmamasına rağmen başkana oy atmadı. Ne yazık ki bu durum da halının altına tıkıştırıldı. Tıpkı yapılan yanlış transferler ve alınan hatalı kararlar gibi...

Vakit şapkayı öne koyma vakti! Çünkü bu gidişat pek hayırlı gözükmüyor...