"Çalışıyoruz, çalışacağız, gelişiyoruz, gelişeceğiz..." vs. Sözlerine Trabzonspor taraftarı son 2 yılda abone olmuş durumda! Öyle bir abonelik ki bu abandoneliğe doğru gidiyor...
Başakşehir maçı da abandoneliğe örnek bir karşılaşmaydı. Futbolcusunun topu gevelediği, hocasının gerekli cesareti gösteremediği bir müsabakayı daha geride bıraktık. Tam ifade etmek gerekirse, Abdullah Avcı'nın gitmeden önce ki deyimiyle "hastalıklı yapıyı" izledik yine... Olan yine biçare taraftara oldu!
Futbolda bazı şeylerin izahı yoktur; Başakşehir maçı özelinde izahı olmayan, haftalardır bir varlık gösteremeyen Abdülkadir'in sahada kalması, Bardhi'den ümit beklenmesi, kendi evinde çift forvet cesareti gösterilememesi, bal yapmayan arı gibi sahada dolaşan Larsen'in oynaması gibi...
Pek tabiki bu kaotik ortamı isimler üzerinden tartışmak, isimleri yazılmayanlara kıyak geçmek gibi olacak fakat ne yazık ki problemin ana kaynağını bu isimler ve yanındakiler oluşturuyor.
Yarından tezi yok Bardhi, Larsen, Fernandes, Benkovic, Umut Bozok, Kourmbelis, Baniya gibi oyunculara teşekkür edilerek yollar ayrılmalı. Mutlaka bunun bir maddi zorluk tarafı da olacağı aşikar ama bunları alırken de kulübü borç girdabında biraz daha dibe doğru gönderdik. Hal böyleyken kangrenli yapıyı zaman geçirmeden keseceksin. Yoksa hastalık her yere sirayet etmeye başlayacak.
Bu arada belirtmekte fayda var. Her ne kadar teşekkür etmek bizim beyfendiliğimizden olsa da bu ismi geçen arkadaşların bize kattığı futbol değeri, pek de teşekkürü hak etmiyor. Hatta aldıkları ücret ile bir kıyaslama yapacak olursak, bırakın teşekkürü iş en hafif itibariyle yuhlamaya bile dönebilir. Ama bu yuhlamada o sözleşmelerin altına imza atan yetkililerimizi de unutmayalım!