Bu modelin bir eğitim müfredatı olmaktan çok, siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerini ifade eden bir niteliğe sahip olduğunu kaydeden İkinci, "Bu model ile eğitim sistemi ve okullar bilimsellikten uzaklaştırılarak tamamen iktidarın denetimine sokulmaktadır. Toplumsal fayda ve çocuğun üstün yararı ilkeleri yerine siyasal çıkarların merkeze alındığı görülmektedir" dedi.
61saat'ten Gökhan Dihkan'ın haberine göre İkinci açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Eğitim sistemleri, siyasal iktidarların ya da devletlerin nasıl vatandaş yetiştirmek istediğini, nasıl bir toplum yaratmayı hedeflediklerini ve nasıl bir dünya arzuladıklarını gösteren en önemli alandır. Bunun en önemli öğesini ise müfredat oluşturmaktadır. Çünkü müfredat ya da eğitim programları, devlet tarafından okulda öğretmenin bir konuyu hangi içerikte, ne tür koşullarda, nasıl ve hangi yöntemlerle anlatacağını, neye dikkat edip neyi öne çıkaracağını belirleyen eğitsel planlardır."
"Fıtrat, şükür, kanaat, iffet, haram, helal vb. söylemler ile bilimsel-özgür düşünceyi, evrensel değerleri önemsizleştirerek; itiraz eden, sorgulayan nesiller yerine rıza gösteren nesiller yetiştirilmek istenmektedir. Uygulanmaya başlanan maarif modeli, sermaye çevrelerinin istek ve beklentilerine cevap vermeyi önceleyen bir içerik taşıyor. Kamusal eğitim yerine piyasacı eğitim esas alındığı net bir şekilde görülüyor. Bu müfredat programı ile Türkiye’nin eğitim alanındaki ihtiyaçlarına yanıt üretebilmek mümkün değildir."