Trabzon Ortahisar Belediye Başkan Yardımcısı ve CHP Grup Başkan Vekili Cüneyit Zorlu, 61saat’in sorularını yanıtladı. 

Sorulara içtenlikle yanıt veren Zorlu, Güneş Enerjisi Santralinin verimsiz olduğunu sadece Ortahisar Belediyesi’nin ana binasının elektrik masraflarını karşıladığını kaydetti. 

Zorlu, personel sayısı ve belediyeye 1 yılda gelen müfettişlerle ilgili de yeni ayrıntılar paylaştı.

Zorlu, son bir yılda yaklaşık 15 müfettiş tarafından denetlendiklerini aktarırken, Ortahisar Belediyesi’nin iç denetim sisteminin Sayıştay tarafından da takdir edildiğini belirtti. “Şeffaflık en büyük önceliğimiz” dedi.

Ortahisar Belediyesi’nin kredi kullanamamasını ‘Siyasi’ olduğunu belirten Zorlu, Çağlayan Şelale Projesi ile ilgili de önümüzdeki aylarda güzel haberler beklediklerini ifade etti. 

Zorlu, konuşmasının son bölümünde ise mecliste yaşanan karikatür krizine değindi.

Büyükşehir-7

Zorlu’nun açıklamaları şu şekilde: 

Güneş Enerjisi Santralinde beklenen gelirin gelmediğini sadece Ortahisar Belediyesinin ana binasının enerji masraflarının karşılandığını kaydeden Zorlu, "Geldiğimiz yıl bize söyledikleri şuydu: Bir önceki meclis döneminde de buradaydım. 20 milyon gibi bir gelirden bahsediyorlardı. Aradan 1,5-2 sene geçmesine rağmen 15 milyonu yakalayamadık. Yani verim düşük. Proje yanlış yapılmış. Hatta şöyle bir problem var orada. Bugün yine birim müdürlerimizle görüştüm. Bize tahsisli alanın dışında, yapılar kurulmuş. Onda bile bir sınır çizememişiz. Orada bile bir sahiplenme, hesap yapılamamış. Sanki şöyle bir olay var:” Büyükşehir de bizim, Ortahisar’da bizim” Böyle devam edecek.

Güneş Enerji


Düşünülen kadar gelir yok, yanlış kurulmuş. Batı - Doğu - Kuzeye dönmesi lazım. Trabzon aslında verimi olmayan bir yer. Ama bunu büyütmek mümkün değil. Başka yerde yatırım yapılabilir ama imkanlarımız ona müsait değil. Verimi düşük. Sadece bizim bu binamızın enerji giderini karşılıyor onun dışında bize çok katkısı yok” diye konuştu. 

Ekran Resmi 2025 04 11 13.51.47

GÖREV SÜRELERİNDE 15 DENETÇİ

Ortahisar Belediyesine görev sürelerinde yaklaşık 15 denetçi geldiğini kaydeden Zorlu, “Yaklaşık 15'e yakın denetçi geldi. Bunlar tabii mülkiye denetçisi geliyor. Bazen bir kişi geliyor, bazen 4-5 kişi geliyorlar, 2 kişi geliyorlar... Ama 15'e yakın. Sayıştay'dan ve Mülkiye'den denetçigeldi. Denetimlerden son derece başarılı çıktık. Hatta bir Sayıştay denetçisi şunu söyledi: Toplantıda bizi çağırdı, "Şurada hata, şurada eksikler var" dedi, "Ama ilk defa biz bir belediyede iç denetim görüyoruz. İş denetimi, kendi işlerini denetim sistemi kuran bir belediye görüyoruz" dediler. Ve bu anlamda da takdirlerini belirttiler. Çünkü biz kendi kendimizi denetlemeye çalışıyoruz, hatamızı görmeye çalışıyoruz. Eksiğimiz varsa anında müdahale edip gidermeye çalışıyoruz. Bunu görerek kendileri de takdir ettiler bizi. Çünkü istedikleri evrakları hemen anında yanlarına getirdik. Bütün çalışmalarımız şeffaf bir şekilde kendilerine getirildi Zaten görevimiz bu... Ama birçok belediyede bunun olmadığını, evrak hazır olmadığını söylüyorlar. Kendilerinin söylemlerini size aktarıyorum. Bu konuda elimizden geleni yapıyoruz ve başarılı bir şekilde çıkıyoruz denetimlerden” diye konuştu. 

Belediye-4

100 MİLYON TL’LİK KREDİ BİLE KULLANAMADIK

Yaklaşık 1 yıldır görevde olduklarını ve 100 Milyon TL’lik bir kredi bile kullanamadıklarını ifade eden Zorlu,  “1 yıldır görevdeyiz. Geldiğimizden beri iki tane kredi kullandık. Biri 25 milyon liralık bir kredi kullandık, bunu da hazırlık yaptık, bazı yatırımlarda kullanalım diye. Ama daha sonra emekli olacak arkadaşlar için bunu kullanmak için bir müddet bekledik. 

Sonra da 60 milyon artı vade faizi kadar teminat mektubunu İller Bankası'ndan alarak, bununla da işte emekli olan ve kıdem tazminatı hakkını kazanan 66 kişinin tazminatını ödedik. Yaptığımız toplam da budur. Yani 100 milyon bile bir kredi kullanmadık. 

Mümkün olduğunca kendi imkanlarımızla giderleri kısarak, tasarruf yaptık. Daha doğrusu, tasarruf yapmazsanız burada ayakta kalma şansınız yok. Biz birçok fuzuli gideri iptal ettik. Yaptığımız genelde sosyal yardımlar, sosyal hizmetler... Ama onların da birçoğunu bağış adı altında vatandaştan alarak yapıyoruz. Belediyemize yük olmamaya çalışıyoruz. Onun için fazla bir kredi kullanmadık. Ama zorlanıyoruz tabii. 

Özel bir bankaya gittiğiniz zaman, "Kredi verin bana" dediğiniz zaman diyor ki: "Belediyenin geçmişten gelen şu kadar borcu var. Bize İller Bankası'nın garantörlüğünde, onun teminat mektubunu getirirseniz, biz size kredi verebiliriz" diyor. Tabii onu getirmekte zorlanıyoruz. Hatta geçenlerde Ahmet Kaya Başkanımız, İller Bankası'nın genel müdürüne giderek, oradaki genel kurul toplantısında bunu direkt yüzlerine karşı deklare etti ve söyledi: "Bizden zorlanıyoruz, bize para vermiyorsunuz."

Size şöyle bir örnek vereyim: Geçen ayki Büyükşehir Meclisi'nde, Vakıflar Bankası'ndan 700 milyon lira olan kredi borçlarını kapatmak ve yeni borçlarını ödeyebilmek için 1 milyar 200 milyon artı bir başka 300 milyon (toplam 1,5 milyar) bizden yetki istediler. Bunun 700 milyonunu eski borçlarını (faizler düştüğü için) yapılandırmak için istediler. 

Ama çok kolay bir şekilde bunu alabiliyorlar. Oysa Büyükşehir'in bizden çok farklı olmaması lazım. Çünkü biz eğer İller Bankası'ndan bize 100 lira geliyorsa, 60 lirası bize geliyor, 40 lirasını bizim adımıza Büyükşehir Belediyesi alıyor. Yani tamam, 18 ilçeden alıyorsun, ama büyük merkez burasıdır. Ortahisar Belediyesidir. 

“KREDİ KULLANALIMAMASININ SİYASİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

Aşağı yukarı biz geldikten sonra istediği 3,5 milyar, 4 milyarın üzerinde bu yetkiyi istiyor ve bunun da büyük kısmını alıp kullanıyor. Ancak onlar çok kolay kredi alırken bizim alamamamız, halkın takdirine bırakılıyor. 

Kesinlikle siyasi olduğunu düşünüyorum. Yani borç var, evet, ama sonuçta Ortahisar gibi devasa bir belediye var. Bu belediyenin de yaklaşık 60 milyon, 70 milyon gibi İller Bankası'ndan bir geliri var. Kendi imkanlarıyla da kaynakları var.

Buranın 1 yıl içinde 100 milyon gibi bir kredi kullanabilmesi... İller Bankası'nın izin vermemesi... Aslında İller Bankası %25 ile kredi verirken, biz dışardan %42'den, %43'ten, %45'ten kredi kullanıyoruz. Yani kendisi bize kullandırabilir. Büyükşehir'e kullandırıyorsun, bize niye kullandırmıyorsun diye soruyorum. Burada tabii bunların tamamen siyasi olduğunu düşünüyoruz.

Ormanla bir takım yazışmalar yapıldı. Tabii bir tane kurum yok karşınızda, birkaç kurumla görüşüyorsunuz. Yolu başlamamız lazım, onunla ilgili son yazışmaları takip ediyoruz. Önümüzdeki ay içinde güzel bir haber alarak yakında başlamamız lazım. Çünkü önce yol açmamız lazım ki oraya, o bölgede çalışmalara başlayalım” ifadelerini kullandı. 

KARİKATÜR KRİZİ… 

Ortahisar Belediye Melcisinde yaşanan siyasi krizle ilgili olarak ise Zorlu, “Arkadaşlar, iyi niyetle, Sayın Ahmet Kaya'nın önderliğinde burada elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Sağ olsun, basındaki arkadaşlarımız da bunları görüyor ve bize desteklerini esirgemiyorlar. Ama bazen tabii istemediğimiz nahoş olaylar oluyor. Geçen de mecliste oldu. Bunu da buradan dile getirmekle mahsur görmüyorum. Bir meclis üyemizin yaptığı bir paylaşım var: Karikatür... Eskiden beri gelen, aslında sosyal medyada olan bir karikatür. Bu paylaşımı alıp kullanarak ki bu aslında çok önemli günlerden geçtiğimiz bir dönemde, bizim de sokaklarda "Mustafa Kemal'in askeriyiz!" diye bağırdığımız dönemde yapılması yanlıştı. 

Bir meclis üyesi arkadaşımız bunu gündeme getirince, tatsız tartışmalar oldu tabii mecliste. Biz de grup başkanıyız, üç tane grup başkanımız var. Bizler de buna müdahale ettik. Bu eylemi yapan arkadaş, başkanımızdan özür diledi. Başkanımız da kendisini affetti. "Mecliste böyle şeyler olur" dendi. 

Daha sonra kendisi o paylaşımı kaldırarak... Yani o karikatürü paylaşarak yerine kalpaklı, bizim çok sevdiğimiz Atatürk'ümüzün fotoğrafını koydu ve "Atatürk benim de sevgim, sevdamdır" dedi. "Yanlış anlaşıldım" dedi, "Ben başka amaçla bunu yapmıştım" dedi.

Sonuçta buradan bizlere vurmaya çalışan arkadaşlarımıza buradan şunu söylemek istiyorum: Arkadaşlar, biz sonuçta büyük bir belediyeyiz. Cumhuriyet Halk Partili'yiz. Atatürk'ü bizden daha çok seven kimse olamaz. Varsa da bizim kadar sevebilir. 

Bunu buradan belirtmek istiyorum. Ama şunu da ayrıca belirtmek istiyorum: Arkadaş özür dilemiştir bizlerden, meclisten, başkanımızdan özür dilemiştir. Paylaşımını kaldırmıştır, yerine Atatürk'ün resmini koymuştur. 

Artık bunu büyütmenin de bir anlamı yoktur. Daha sonra da grup başkanı, "Bu tatsızlığı giderelim" diye gelip bizden beraber fotoğraf çekilmemizi istemiştir. Bunu buradan belirtmem gerekiyor. 

Bir yeri yönetiyorsanız, grup başkanıysanız ve iktidar partisiyseniz o grupta, gereğini yapmanız gerekiyor. Herkes kavga istiyor, ama kavga her zaman çözüm değildir. Biz gereğini yaptık, arkadaşımız da geri adım attı. Bunu buradan halkımızın sağduyusuna sesleniyorum, söylüyorum: Gereği olmuştur, arkadaşımız da gerekli mesajı vermiştir. Onun için bunu kapatmak, büyütmemek lazım. Sayın Ahmet Kaya'nın da yaklaşımı bu doğrultudadır. Bizler de bunu düşünüyoruz” dedi.