Keleş, antika ve nostaljik eşya tutkusuyla kazancının yarısını antika, eski eşyaları almaya harcadığını söyledi. Maddi anlamda kimseden destek almadığını kaydeden Keleş, her şeyi tek başına yaptığını, kimseden bir beklentisi olmadığını ancak Bayburtlu yetkililerden manevi destek beklediğini vurguladı.
"Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez"
1986 yılında ailesiyle birlikte Bayburt’tan Bursa’ya yerleşen Keleş, 9 yıldır Bayburt’ta yaşadığını hatırlatarak, "Baba ocağını şenlendirmek için tadilat ve restore yaptım. Bu tarihi eşyalardan 30-40 parça elimde vardı. Eşyalara bakınca tekrar bende bir merak uyanmaya başladı. Gelecek nesillere bir şeyler bırakmak için, geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez duyarlılığıyla eşya toplamaya başladım. Yer yer satın aldım, hibe eden arkadaşlar da oldu, bu şekilde devam ediyorum. Birkaç yıl önce saydığımda 450-500 adet tarihi eşya vardı ama şu anda ne kadar olduğunu bilemiyorum sonrasında saymadım. Evdeki eşyalar bin parçaya, bin 500 parçaya ulaşmış olabilir. Bu şekilde yöre insanımıza, geleceğimize miras bırakma amacıyla bu işe devam etmek istiyorum" diye konuştu.
"Ziyaretçilerimize kapımız her zaman açık"
Kültür evinin özellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğradığını belirten Keleş, "Yazın dışarıdan gelen çok oluyor. Yurt dışından gelenler, sosyal medyadan görüp ziyaret etmek isteyenler bir hayli fazla, hiçbir zaman saat kısıtlamamış yoktur, 24 saat gelebiliyorlar. Kesinlikle ücret alınmıyor, ziyaret edip, eskiyi anımsayıp dönüyorlar" dedi.
Evin en eski parçası 300 yıllık düdüklü tencere
Birçok asırlık parçayı evinde bulunduran Keleş, "Evin eski parçası da 300 yıllık düdüklü tencere. Asırlık bayağı bir parça evimde mevcuttur. Saymakla bitiremem. Benim için bütün parçalarım aynı değerde, hepsine sevdalıyım, bütün eşyaları aynı şekilde görüyorum, özenle muhafaza edip bakımlarını yapıyorum" ifadelerini kullandı.