Uzun yıllar Bursa’da yaşayan daha sonra memleketi Bayburt’a dönüş yapan 56 yaşındaki marangoz ustası Ömer Keleş, Ballıkaya köyündeki baba ocağını kültür evine dönüştürdü. Eskiyen evi kendi imkanlarıyla, kimsenin desteği olmadan adeta bir müzeye dönüştüren Keleş, 50 metrekarelik evde yaklaşık bin adetin üzerinde antika ve nostaljik eşyayı sergiliyor. Keleş’in büyük uğraşlar sonucunda restore ederek Bayburt’a kazandırdığı kültür evi, antika ve nostalji seven yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Evinin alt tarafını atölyeye dönüştüren marangoz ustası Keleş, atölyede saatlerce emek vererek hem baba evini eskinin izlerini taşıyacak şekilde restore etti, hem de gelen siparişleri üretiyor.

Keleş, antika ve nostaljik eşya tutkusuyla kazancının yarısını antika, eski eşyaları almaya harcadığını söyledi. Maddi anlamda kimseden destek almadığını kaydeden Keleş, her şeyi tek başına yaptığını, kimseden bir beklentisi olmadığını ancak Bayburtlu yetkililerden manevi destek beklediğini vurguladı.

"Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez"

1986 yılında ailesiyle birlikte Bayburt’tan Bursa’ya yerleşen Keleş, 9 yıldır Bayburt’ta yaşadığını hatırlatarak, "Baba ocağını şenlendirmek için tadilat ve restore yaptım. Bu tarihi eşyalardan 30-40 parça elimde vardı. Eşyalara bakınca tekrar bende bir merak uyanmaya başladı. Gelecek nesillere bir şeyler bırakmak için, geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez duyarlılığıyla eşya toplamaya başladım. Yer yer satın aldım, hibe eden arkadaşlar da oldu, bu şekilde devam ediyorum. Birkaç yıl önce saydığımda 450-500 adet tarihi eşya vardı ama şu anda ne kadar olduğunu bilemiyorum sonrasında saymadım. Evdeki eşyalar bin parçaya, bin 500 parçaya ulaşmış olabilir. Bu şekilde yöre insanımıza, geleceğimize miras bırakma amacıyla bu işe devam etmek istiyorum" diye konuştu.

"Ziyaretçilerimize kapımız her zaman açık"

Kültür evinin özellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğradığını belirten Keleş, "Yazın dışarıdan gelen çok oluyor. Yurt dışından gelenler, sosyal medyadan görüp ziyaret etmek isteyenler bir hayli fazla, hiçbir zaman saat kısıtlamamış yoktur, 24 saat gelebiliyorlar. Kesinlikle ücret alınmıyor, ziyaret edip, eskiyi anımsayıp dönüyorlar" dedi.

Evin en eski parçası 300 yıllık düdüklü tencere

Birçok asırlık parçayı evinde bulunduran Keleş, "Evin eski parçası da 300 yıllık düdüklü tencere. Asırlık bayağı bir parça evimde mevcuttur. Saymakla bitiremem. Benim için bütün parçalarım aynı değerde, hepsine sevdalıyım, bütün eşyaları aynı şekilde görüyorum, özenle muhafaza edip bakımlarını yapıyorum" ifadelerini kullandı.