Biz bir âlem milletiz vesselam neden mi? Daha bir hafta önce Fatih Tekke futbolcuyu yürüyüşünden bile tanır, yetmez öyle bir sihirli değneği vardır ki futbolcuya değdirmeyi görsün uçurur animallah! Sizler de benim gibi duymuş, şahit olmuşsunuzdur.
Gelelim bir hafta sonraki Fenerbahçe maçına! İlk yarı iyi de be kardeşim, ikinci yarı bizim Fatih uyudu. Yapması gereken değişiklikleri yapamadı, oyuna müdahale edemedi. Hem Draguş çıkar mıydı! Malheiro etkisizdi, görmedi! Mustafa iyiydi de çok savruktu be kardeşim gibi yol göstermeler, akıl vermeler çok erken başlamadı mı! Ben dünkü övgüleri okuyup, duyunca "sakın ola üç ay sonra istifa diye bağırmayın" yazmıştım! Çok yanılmışım!
Bakın arkadaşlar, dünkü Fenerbahçe karşısındaki özellikle ilk yarı Trabzonspor benim, senin. Hepimizin takımı gibi oynadı. Uğurcan'ın klasiklerinden biri olan hazırlanışı ile de harika bir gol atıldı. Çok ağır bir sahada olmayacak kadar pası düşündüler. Yanlış mıydı, yanlıştı! Erken yorulmalarına sebep oldu, neyse devam edelim artılara! Çok çalıştılar, koştular, iyi mücadele ettiler, iyi, zaman zaman da olsa rakip kaleyi uzun toplarla dövdüler. Dövdüler de baba öyle geliyor ki Fatih TEKKE az güçle çok iş yapmak istiyor. Bunun olamayacağını biliyordur sanırım.
Şimdi gelelim şu uyuma meselesine; yahu daha ikinci yarının 5. dakikası, Talisca hakem Mehmet'in ve "VAR"ın katkılarıyla hücum faulünden penaltı kazanınca panikleyen Trabzonspor, dile kolay, on dakikada kalesinde ağzım burnum diyene kadar tam üç gol gördü. Ha derseniz ki Trabzonspor'un hocası böyle anlarda panik değil, tedbir alacak. Onun yorumunu da size bırakıyorum.
Sonuç olarak, daha küme düşmeme sıralamasının ramak üzerinde olup, şampiyon adayı Fenerbahçe ile İstanbul'da ağır sahada ilk yarı tek kale, tek gol atarak iyi futbol sergileyen Trabzonspor'dan memnunum. İsteklere sıra gelince zamana bırakmak lazım diye düşünüyorum.
"Var" 'a, hakeme bir sözün yok mu diyorsanız, olsa ne olur, olmasa ne olur, düzen böyle kardeşim.