SURİYELİ MÜLTECİLER ÜLKELERİNE DÖNER Mİ?

Adını tarih sahnesine zalimliğiyle yazdıran Beşar Esad'ın muhaliflerce devrilmesiyle birlikte Suriye'deki zulüm de sona ermiş oldu.

Tabi bu duruma en az geçtiğimiz hafta sonu Trabzon Meydan Parkı'nda sevinç gösterileri yapan Suriyeli mülteciler kadar bizler de sevindik.

Zira Esad'sız bir Suriye onlar için artık huzurla yaşanılabilir bir vatan toprağı demekken, biz 85 milyon için de bu gelişme hem mülteci yükünü kaldırmakta zorlanan ekonomimizin bir nebze olsun rahatlaması hem de uzun vadede sosyokültürel yapımız üzerinde oluşabilecek deformasyonun tamamıyla ortadan kalkması demek.

13 yıldan fazla süren iç savaşın son bulmasıyla birlikte, yıllardır ülkelerinden ayrı halde yaşayan dünyanın farklı coğrafyalarındaki Suriyeli mültecilere kendi topraklarından geri dönüş davetleri gelmeye başladı.

Bence bu süreç ülkemiz adına sekteye uğratılmadan hızlıca desteklenmeli.

Nasıl yani, derseniz…

Yapılacak iyi bir planlamayla birlikte önce topraklarımızdaki kayıt dışı göçmenler, ardından sırasıyla gençler ve diğerleri olmak üzere tamamı güvenli bir şekilde kendi vatanlarına gönderilmeli.

Öğrenciler için belirli bir sürelik opsiyon tabiî ki tanınabilir ancak, ‘burada kurulu düzenim var’ diyerek yurduna dönmek istemeyenlerin ‘geçici koruma statüleri’ ivedilikle kaldırılmalı.

Umuyor ve diliyoruz, Suriyelilerin geri dönüş süreçleri bu denli sancılı olmaz.

Dahası; Onlarla ortak olduğumuz sevinç gösterileri kendi yurtlarında özlemini duydukları o huzurlu günlerin fitilini ateşler ve mesele ülke gündemimizden çıkar.

UTANMADAN YAŞAMAK…

Sırf eskiden toplumumuzda daha fazla önemsenen değer yargılarımızdan mütevellit, vaktiyle insanlar rezil olmak durumuna düşmekten bi’hayli utanır, korkardı.

Peki ya şimdi…(?)

Bu çekince artık neredeyse hiç kimsenin hal ve hareketlerine yansımamakta…

Öyle ki;

- Memlekette hırsızlar, elleri kelepçeliyken dahi gülümseyerek poz verebiliyor!

- Anasını babasını sokağa bırakanlar, evlerinde besledikleri kedi köpeklerle aynı sokaklarda rahatça gezebiliyor. 

- Tacizci ve tecavüzcüler toplumumuzda hala başları dik vaziyette huzurla yaşayıp gidiyor.

- Milletin hakkını gasp edenler bırakın öyle sıkılmayı, ‘benim alnım ak!’ naralarıyla yine bu millete koşabiliyor! 

- Para karşılığı evladını satanlar, güya özür dilemek (?) için televizyon ekranlarında çocuklarıyla buluşuyor!

- Kuytu köşe ve köprü altlarını geçtik… Kent insanları nefes alsın diye düzenlenen sahiller, mesire alanları, parklar toplumsal hassasiyetlerimizi umursamamak suretiyle ulu orta sevişenlerle doldu, taşıyor!

Hasılı.

Acı ama tanımız ortada.

Bir millet, doğasında ve soyundaki iyi nitelikleri hızla kaybediyor…

Hem de üzülerek değil.

Güle, oynaya!

SİZE DE HAYIRLI CUMALAR!

Suyu sağ eliyle üç yudumla içerken, sol eliyle aralıksız faiz yiyenler; Size de hayırlı Cumalar!

Evini fahiş fiyatla başkasına kakalamak için gariban kiracısını kapı dışarı edenler; Size de hayırlı Cumalar!

Yalan yere yemin ederek hakikati haksıza meze edenler; Size de hayırlı Cumalar!

Arabasının arkasına “Mülk Allah’ındır” yazıp, öz kardeşinin hakkını gasp edenler; Size de hayırlı Cumalar!

Keyfine harcadığı zamanı devletinden araklayan vatansever (!) memurlar; Size de hayırlı Cumalar!

Besmele ile açtığı dükkânındaki 10 liralık malı gariban mahalleliye 100 liraya satanlar; Size de hayırlı Cumalar!

Çalışanlarına hak hukuktan dem vurup, haklarını ödemeyen patronlar; Size de hayırlı Cumalar!

Geçtiği yolları aklından çıkarıp, geride kalanları hor görenler; Size de hayırlı Cumalar!

Kendi için istediğini mümin kardeşine layık görmeyenler; Size de hayırlı Cumalar!

Vergi kaçırmak için bin takla atıp, Cuma namazını kaçırmayan müteahhitler; Size de hayırlı Cumalar!