Parmak uçlarınızın üstüne yürüyün hatıralarınız uyanmasın.

Bir gençlik rüzgarıdır eser  deli başımda. 

Başım öne eğilir kalırım yalnız başıma,

Düşünürüm işte o an geçmişi ve yaşadığımız o çılgın günleri.

Ne zaman yürekten hissetsem o günlere geri dönmek isterim, bir buruk olur içim!!! 
gözyaşlarıma hakim olamam ağlarım içim içim.

Unknown-5-10

Hayat bizim için yedi yaşında başlamıştı. 

Ne dolu dolu günler yaşamışız özlemini, hasretini şimdilerde çok hissettiğimiz 

Pirinç ayıklanırdı evlerde yemeğin yanına pilav, yada dolma içi için.

Kese kağıdıyla gelirdi eve her şey poşet moşet bilmezdik.

Bakkaldan manavdan yada pazardan fileyle dönerdi Annelerimiz, Babalarımız.

Radyoda dinlediğimiz arkası yarınların ve maçların hala tadı damağımızda,

Halit KIVANÇ, Orhan AYHAN ve Necati KARAKAYA...

Unknown-4-14

Onlardı spikerlerimiz.

Servis nedir onu da bilmezdik okula giderken, bizden büyük ablaların eteğine yapışır öyle giderdik okula.

Şimdi kocaman servis aracında çocuk unutuyorlar ama bizim ablalarımız bizi hiç unutmadı ne okula giderken nede okul çıkışında.

Lapa lapa kar yağsa da kapanmazdı okullar.

Sadece pazardan pazara yıkansakta ne kepeklenirdi saçımız, 
ne de erkenden kirlenirdi bedenimiz.

Bedenimiz kirlense bile büyüklere saygımız , hiç kirlenmezdi.

Unknown-3-14

Çizgi romanlarda yaşardık aşkı,

Teksas, Tommiks, Zagor, Mandrake hergün okuduğumuz kitaplar arasında birinci sıradaydı. Okuyan okumayanla değiştirir maceradan maceraya koşardık onlarla.

Ne günlerdi o günler, selam olsun o günleri yaşadığımız yıllara.

Şarkılar dinlediğimiz plaklar 45’likti.

Öyle büyük stüdyolar değil küçük plakçı dükkanları vardı. Hoparlörleri dışarı konur akşama kadar kayıt yaparlardı.

Saklambaç gazetesi, 

Hey, Ses ve Hayat dergileri okurdu mahalledeki ablalar. 

Yazlık sinamalar yaz akşamlarımızın vazgeçilmeziydi. 

Her mahallede duvarda yada direkte afişleri asılırdı yeni gelen filimlerin, birde gelecek hafta oynayacak filimin.

Unknown-2-18

Merakla ve heyecanla beklerdik, sinemaya gidecek, zengin kız ve fakir oğlanın parayla satın alınamayan aşkını, gözyaşları içinde izleyecektik.

Kötü adam Erol TAŞ, Ekrem BORA.

Kızların hayalindekiler; Kadir inanır, Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Göksel Arsoy,

Erkeklerin hayalindekiler; Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ,Fatma Girik ve ismini sayamadığım ne çok sanatçılar vardı sanki ailemizde biriydi hepsi.

Yazlık tatil köyleri falan bilmezdik koca bir yaz mahallede sokakta geçerdi.

Bizim için yazlık da, kışlık da, tatil köyü de mahallemizdi.
Sıcaktan kavrulsak da yazı,

Soğuktan donsak da kışı da aynı derecede severdik.

Ne maçlar yapardık iç içe geçmiş plastik toplarla, beş de haftayım onda biter, saatlerce oynardık hiç bıkmazdık, yorulmazdık.

Lüküslerimiz ve ağlarımız vardı bizim, 
Eylül ayında başlayan yağmurlarda Rusya'dan gelen bıldırcınları tutmak için.

Gaz lambalarımız vardı, altında ders çalışmak için.

Misketlerimiz vardı rengarenk. 

Karışlı misket oynardık biz. En uzun karışlı eller kimdeyse o çok şanslıydı 
Oynamaktan ellerimizin üstü yara olurdu. 

Eve gidince ev kontrolü ve bir araba dolusu dayak yerdik yinede vazgeçmezdik.

Unknown-1-18

Anne, Baba, abla, abi kardeş arkadaş konu komşu güzel güzel geçinip giderdik işte.

Paylaşmayı bilirdik, soğuktan donmuş tir tir titreyen çamurlu ellerimizle bir ekmeği ortadan ikiye bölüp arkadaşınızla paylaşıp katıksız yemenin
tadını ve mutluluğunu şimdiki nesile anlatamazsınız.

Bizler güzel çocuklardık.

Aradan koskocaman yıllar geçsede yaşadığımız rüya gibi günleri unutmadık.

Hatırlayınca, aklımıza gelen şarkının nağmelerinde ararız içimizde yaşattığımız anıları.

Bilirsin unutulmak dokunurya her insana,
Sende kendi payından bir hatıra seç,
Ve o ben olayım unutma, Beni unutma...

Kalın sağlıcakla...