Bir şehrin planlaması ve geleceğine yönelik projeksiyonlar o kenti idara edeler tarafından yapılır.

Bu anlamda güzel Trabzonumuz maalesef yetim kalmış ve kalmayada devam etmektedir.

Şehrimize nefes altıracak ve parmak ısırtacak bir imar planlaması, Turizmin gelişip çeşitlendirilmesine yönelik çalışmalar, Belediye tarafından her ay su'ya zam yapılmasına karşın ne bir su planlaması, Bir travmaya dönüşen göç olayının durdurulmasına yönelik bir önlem Kırsal kesimde mağduriyetin önlenmesine yönelik bir proje ve Ulaşıma yönelik halkın mağduriyeti arşıalaya çıkmış olmasına karşı ne bir önlem alındığına dair bir ses duyulmamaktadır.

Bu sorunlar  ve daha fazlası ortada dururken bizden sonraki kuşaklara ilimizi hangi misyonda bırakacağımızda netleşmiş oluyor.

Yani bölgesel misyondan kendi kabuğuna çekilmiş denize sırtını dönen ve kabuğunu kıramayan bir Trabzon.

Başta siyasiler olmak üzere ilimizin tüm görev başında olan bürokratlar ve diğer insan kaynakları bu anlamda yükümlüdürler.

Daha açıkcası cumhuriyetle başlayan tartışmalar yüzyılı aşmış olmasına karşın halen sonuç alınmadan aynı konular konuşula, konuşula müzminleştirilmiş ve Trabzon çevre illeri bağlamında bir çok yönden geri bırakılmıştır.Bu geri kalmışlığın sorumlusu halk değil bizzat yıllarca bakanlık makamlarında seçim kazanmak pahasına oturanlardır.Buradan çağrışımla yaklaşık yüz yıldır sanal anlamda gündemde tutulan demir yolu projesidir.

Aylarca ilimizde gündem olmanın dışında eyleme dönüştürülemeyen LOJİSTİK bölge sonunda komşumuz Rize iline nasip olmuştur.

Olayın en garip tarafıda Trabzonlu ne bir bakan ve nede bir vekilin ve sivil inisiyatifin sesi çıkmamıştır.

Yine Trabzon limanından Rusya ve Ortaasya türk devletlerine yapılan ithalat ve ihracat Samsun limanına kaptırılmış şimdi ise Tarihi güçlü limanımız kapasitesinin çok altında hizmet vermektedir.Bu husustada siyasi ve sivil kimse ses çıkartmamıştır.

Şimdi ise demiryolunun artık Trabzona değil Rize iline bağlanacağı konuşulmaktadır.

Doğruluğu konusunda yapılan olumlu ve olumsuz yorumlar hangi temele dayanmaktadır bu konuda yetkililer toplumu bilgilendirmelidirler.

Aslında alt yapı olanaklarına bakıldığında Rize ilinin daha şanslı olduğu bir gerçektir.

Zira Rizeyi hatta bir ölçüde doğukaradenizi doğuya bağlayan OVİT tüneli Rize ili hudutları içerisinde olup oniki ay hizmet vermektedir.

Ayrıca lojistik bölgenin, yeni kapsamlı liman ile hizmete geçen hava limanının alelacele inşa edilmesi bu hususun doğruluğuna işaret etmektedir.

Temelde bakıldığında Rize ili geleceğe yönelik olarak ekonomik bir üs haline getirilmeye çalışıldığı gibi Trabzonunda tüm varlıklarında ve kazanımlarında önemli kayıplar (Turizm,Deniz, Hava, Kara ulaşımı) olmaktadır ve olacaktırda.

Demiryollarının 1950 yılına kadar revaçta olmasına karşın bu tarihden sonra karayolu taşımacılığı ön plana çıkarılmış ve üretim merkezlerine uzak olan Trabzon bundan önemli zarar görmüş şimdi ise bu zarar,çarpan etkisi yapan bir aşamaya evrilmiştir.

Trazon'un coğrafi konumu kara taşımacılığı için fizibil olmadığı bilindiği halde, niçin trenyolu yüzyıla varan bir süre ertelenmiştir anlaşılabilir değildir.

Sonuçta herşey bir yarış ve rekabet meselesidir.

Onun içindirki Trabzon bu yarışı kaybetmiş ve geleceğinide çıkmaza sokmuştur.

Zira en basitinden tren yolunun Trabzona sağlayacağı ekonomik kazanç ve istihdam artık hayal olacak ve Trabzon insanı tüm maddi sıkıntılara karşın ulaşımı ve ihtiyaçlarını karşılamada pahalı yaşamaya mahkum olacaktır.Hiç bir Trabzon'lu rahat hayat sürmesine karşı bu durumu haketmemektedir.

Trabzon gittikçe ticaret olanaklarından mahrum kalırken, şayet doğru ise trenyolunun Rizeye bağlanması bu sorunu dahada büyütecektir.Yani ilimizi yönetenler önüne çıkan tüm fırsatları değerlendiremeyerek, şehrimizin ihtiyaçlar açısından kendi hinterlatında zor durumla karşı karşıya kalmasına sebep olmuşlardır.Halbuki ilimiz limanı trenyoluna endeksli hale göre büyütülmüş ve yenilenmiştir.Bu husus cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren milli ve iktisadi bir dava olarak ele alınmış olup,çokta önem verilmiştir.İstanbul ve Batum limanları arasındaki ticaret etkisizleştirilerek neticede Trabzon limanı zorunlu bir geçiş noktası olmaktan çıkarılmıştır.Sanki bu eylemler sessiz sedasız hayata geçirilen bir gizli projeden ibaret olma imajı yaratmaktadır.Oysa bugün limanı ve uluslararası hava limanı bulunan Trabzon'un demiryolu bağlantısı olsaydı,doğukaradeniz bölgesinin ve doğuya uzanan bölgenin ticari can damarı olarak ciddi bir potansiyele ulaşabilirdi.

Netice olarak;

Bugün pahalı olması nedeniyle karayolu taşımacılığı hem yeterli olmayıp hemde cazibesini gittikçe yitirmektedir.Ama Trabzon önündeki trenyolu şansını kronikleştirip kaybetince hangi ucuz taşımacılık hizmetini halka sunacaktır buda önemli bir merak konusudur.Tek çıkış yolu; Samsun-Sarp ve Trabzon-Erzurum arasında inşa edilecek bir demiryolu bölge halkının yaşam kalitesine,ticarete ve turizme büyük katkı sağlayacaktır.Şayet Trabzon gereğini yapmazsa gelecek olsa ,olsa sanal bir alemden ileri gitemeyecek ve komşumuz bu anlamda Trazona daha fazla şans tanımayacaktır.